Eğer muhalefet etmek bir sanatsa, CHP bu sanatı küçük ölçekli tablolarında kendi kendine ispatlıyor gibi. Bir bakıyoruz, genel başkan sahnede, meydanlarda erken seçim için sesini yükseltiyor. Ardından bir dönüyoruz, yerel siyaset arenasında kendi icraatını baltalamaktan geri kalmayan bir CHP meclis üyesi grubuyla karşılaşıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde öyle bir tablo yaşandı ki, inanasım gelmedi. CHP’nin kendi belediye başkanına “muhalefet” etme içğüdüsü, denetim kuruluna AKP’li meclis üyelerinin seçilmesine kapı araladı. Bakın, yanlış anlamayın. AKP’li meclis üyelerinin bu kurula girmesine karşı değilim. Ancak bu şekilde kamuoyuna yansıyan bir görüntü, tam anlamıyla çaresizliğin resmini çiziyor.

CHP’nin kendi içindeki bu kaotik tutum, “iktidarı hedeflemek” gibi büyük bir misyonla ne kadar çelişiyor, görmüyormusunuz? Yerel yönetimde birlik olamayan bir anlayış, ülkeyi yönetmeye talip olduğunda ciddiyetle sorgulanmaz mı?

Bir belediye, bir ilçe, bir mahalle… Bu bölgelerde bile ortak hedefler için uyumlu çalışılamıyorsa, halkın CHP’ye olan inancını güçlendirecek hangi hikâye yazılabilir? Yıllardır “iktidar” hasreti çeken bir parti, önüne çıkan her küçük engele kendi çevresinden taşlar dizerek büyütürse, bu yolda ilerlemesi nasıl mümkün olur?

Genel başkanın“Geçim yoksa,  seçim var!” diye sesleniyor. Gayet iyi. Muhalefetin sesi, halkın sesi olmalı. Ama aynı CHP’nin, aynı anda kendi belediye başkanına cephe almasına şahit olmak… Hadi açık konuşalım: Bu bir trajedi değilse nedir?

CHP’nin ışığı sönmüyor, ama şimdilik ancak kendi köşesinde yana kısık bir lambayı andırıyor. Yanıyor ama  ışıldamıyor. İnsan şunu sormadan edemiyor: Madem hedef ülke yönetmek, neden yerel de böyle darmadağın bir tablo var?

Siyaset, topluma güven vermekle başlar. Halk, partilerinin kendi içinde birlik olamamasını izlerken neye güvenebilir? Birlik olamayan bir kadronun verdiği görüntü, ancak “düşük performans” izlenimini pekleştirir. Hedefiniz ülkeyi yönetmekse, evvela kendi şehrinizi, hatta kendi masanızı yönetmekle başlamalısınız.

Siyasetin kendi çelişkileri vardır. Ama bu çelişkiler içinde boğulan değil, bunu avantaja dönüştürebilen kazanır. CHP bu kaosun altından kalkabilecek mi? Yoksa her yeni gün, kendi kendine muhalefet edenlerin hikâyesini mi yazacak? Bunu hep birlikte göreceğiz.