Suriye’de 10 yıla aşkın süredir süren savaşın son bulmasından sonra gözler Türkiye’ye çevrildi. Bunun nedeni Suriyeli mültecilerin en çok yaşadığı ülkelerin başında Türkiye’nin gelmesidir. Ülkemizde hem devletimizin hem de halkımızın Suriyeli mültecilerine yapmış olduklarını bütün dünya biliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak kendilerine yapılanları da Suriyelilerde çok iyi bilmekteler. Ülkelerine dönen Suriyelilerin sevinç gösterileri içerisinde ülkemiz için sergilemiş oldukları konuşmalar dünya basınında geniş yer buldu. İnşallah bundan sonra Suriye’de silahlar konuşmaz.
Bütün dünya ülkelerinin gündeminde olan Suriye’de yaşananları bir köşe yazarı olarak yakından takip ediyorum. Bu konuda ilerleyen zamanlarda bir yazı dizisi yazacağım. Suriye’deki mülteciler konusu uzun yıllar konuşulup üzerinde kafa yorulacak bir konu. Bu konuda zaman zaman sempozyumlarda yapılacaktır. Hatta Suriyelilerin yaşadıkları tez konusu olacaktır. Çünkü Suriye’de savaş boyunca nelerin yaşandığını birçok insan bilmiyordu. Ta ki zalim Beşşar Esad’ın ülkesinden kaçmasından sonra dünya basını gerçekleri yansıtınca orada yaşanan işkenceleri görmüş olduk.
Dünya Filistin’de yaşanan zulümleri izlerken, benzer görüntülerin Suriye’de yaşandığına şahit oldu. Suriye’deki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinden öte işkence ve pres makineleri basın aracılığıyla bütün dünyaya gösterildi. Bu kadar ağır işkencelere maruz kalan Suriyelilerin neler yaşadıklarını böylelikle bütün dünya görmüş oldu. Belki ilerleyen günlerde daha farklı görüntüler ortaya çıkacak. Kim bilebilir ki; Suriye’de nelerin yaşandığına? Bir gerçek vardır ki; demokrasinin gitmediği yerlerde her zaman zulümler vardır. Bu hep böyle olmuştur.
Son yıllarda yaşanan manzaralara bakın hep böyledir. Dünyada en güzel sistem parlamenter sistemdir. İnsanlar baskı altında kalmadan istedikleri partiye oy verebilmelidir. Ancak Arap dünyasında tam olarak demokrasi yerleşmediği için halkı özgür değildir. Bu sebeple Suriye başta olmak üzere birçok Arap ülkesinde baskı rejimi yönetim hüküm sürmüştür. Uzun yıllar süren bu rejim en sonunda yerle bir oldu. Suriye halkı uzun yıllar sonra demokrasi ile yönetileceği için oldukça mutlu. Bir ülke düşün ki; kendi ülkesinde özgürce yaşayamasın. İşte bahsettiğin ülke Suriye’dir.
Zalim Beşşar Esad rejimini bütün dünya seyrede dursun sadece Türkiye bu konuda çaba gösterdi. Hem Türkiye Cumhuriyeti’nin devleti hem de halkımız Suriyelilerin acılarına ortak oldu. Bu konuda ne yazık ki; Arap ülkeleri sadece seyirci kaldılar, halen de seyirci kalmaya devam ediyorlar. Bizler Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak her zaman mazlumların yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Osmanlı Devleti döneminde de bütün dünyada mazlumların yanında olmuşuz. Bugün de Suriye halkına en çok yardım eden devletiz. Türkiye’nin hangi iline giderseniz gidin Suriyelilerin o şehirde yaşadığını görürsünüz.
“Medeniyetin beşiği” diye bilinen Avrupa ne yazık ki; bu konuda sınıfta kalmıştır. Öyle basında yer aldığı gibi Avrupa mültecileri ülkesine almaz. Hesabına göre mültecilere kapısını açar. Uzun yıllar önce Fransa’da yaşayan bir köşe yazarı olarak birebir gördüğüm manzaralara değiniyorum. Avrupa’da yaşananları gördüm ve şahit oldum. Anlayacağınız medeniyeti Avrupa’da değil, ülkemizde arayalım. Yoksa Avrupa’da öyle her gelen mülteciye kapının açıldığını söylemek hayalcilikten öteye gider. Medeniyetin beşiği “Avrupa” değildir, bizim ülkemizdir.