Yarın 8 Mart... Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Çiçeklerin dağıtıldığı, pembe mesajların verildiği, sosyal medyanın ''güya'' kadın dostu paylaşımlarla dolup taştığı bir gün daha... Oysa bu mesajlar yayınlanmadan önce sormamız gereken temel bir soru var: Bu ülkede kadının adı var mı gerçekten?

Kadınlarımız siyasette, iş dünyasında, sokakta, evde neredeler? Varlar mı, yoklar mı? Siyasette birkaç istisna dışında hep ikinci planda kalmadılar mı? Çalıştıkları işyerińde terfi etmek için erkek meslektaşlarından kat kat fazla çalışmak zorunda bırakılmadılar mı? Hadi diyelim kariyer basamaklarını birer birer tırmandılar, eve geldiğinde ne oluyor? Anne, eş, gelin, kaynana rollerinin arasında kaybolan bir hayat...

Toplumsal kodlarımıza yerleşmiş, hafızamızın en derinlerine kazınmış o atasözleri, deyimler, söylemler yok mu?
"Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme!"
"Dişi köpek kuyruğunu sallamazsa..."
"Saçı uzun, aklı kısa..."

Bunları bügün söyleseniz tepki görseniz de, derinlerde bir yerlerde hâlâ bu anlayışın yaşatıldığını biliyoruz. Kadınlar, toplumda ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, bu önyargıları aşmak için hep fazladan bir savaş vermek zorunda kalıyorlar.

Ama bir zamanlar, kadının adının gerçekten konulduğu bir dönem de yaşandı bu ülkede. Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara güvendi, onları ikinci plana itmek yerine toplumun asli unsuru olarak kabul etti. Bugün medeni olduğunu iddia eden çoğu Avrupa ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkını tanıdı.

Peki biz ne yaptık? O yıllar önce kazanılan hakları bugün bazı kadınlar bile göz ardı ediyor, kendilerini şekillendirip ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeye rıza gösteriyor. Kadının kendi eliyle, kendi statüsünü aşağılara çekmesine tanık oluyoruz.

Bugün sosyal medya mesajlarıyla, güller, karanfillerle kutlama yapanların, aslında kadını toplumda hak ettiği yere taşımak için ne yaptıklarını sorgulamaları gerekiyor. Gerçek değişiklik, ancak kadınlar haklarına sahip çıktıklarında, toplumun onlara biçtiği rollerin ötesine geçtiklerinde mümkün olacak.

8 Mart sadece bir kutlama günü olmaktan çıkıp bir muhasebe günü haline gelmeli. Çünkü bu ülkede kadının adı var mı sorusunun cevabı hâlâ tam olarak verilmiş değil.