Milletvekilleri haftanın 3 günü mecliste görüşmelere katılıyorlar. Diğer günler ise serbestler. Yani o kadar vekil maaşını sadece mecliste 3 gün çalışma için mi alıyorlar? Part time çalışma için çok çok iyi bir maaş değil mi?

Tabii ki diğer günlerde de temsil ettikleri vatandaş ile bir araya gelsin, onları dinlesin diye veriliyor o maaş… Yani haftada 6 gün çalışmanın karşılığı…

Hani emeklilere ikinci maaş olmaz diyoruz ya. Milletvekilleri için de geçerli bu, aslında…

**

Siyaset halkla yapılır. Siyaset sana oy vermeyen kesime gidip kendini, parti politikalarını anlatarak yapılır. Yani oy alamadığın kesimi kazanmaya çalışman gerekir.

Sadece sana oy veren partinin delegesinin cenazesine, düğününe gitmekle halkın içinde olunmadığını artık bazı vekiller fark etmeli.  “Hastalarımla, müşterilerimle bir araya gelerek vatandaşla bir araya gelmiş oluyorum” diye kendini kandırmamalı.

Milletvekili şehrin gündemini iyi takip etmeli. Yaşananlardan anlık haberdar olmalı. Haberdar olmalı ki, partisini ve meclisi haberdar edebilsin.

Mesela yerel basını takip etmeli. Partinizle ilgili, çalışmalarınızla ilgili ne düşünülüyor? Şehir de neler oluyor? Hangi gelişmeler yaşanıyor? Sadece okumak da olmaz anlayın.

Ben bir siyasi partinin genel başkanı olsam, siyasete girecek her kişinin medya okuryazarlığı dersi almasını şart koşardım. Hem sadece dersi almakta yetmemeli, gerçekten okuduğunu anlayabiliyor mu test etmek gerekir bence.

**

Tabii ki buradan milletvekillerine ne yapacaklarını anlatmak gibi bir hadsizlik yapmak istemem.  Ancak meclis toplantılarına katılıp, danışmanlarca gönderilen basın bülteni ile görevini yaptığını zannedenlere de yanlışını birilerinin söylemesi gerekiyor.

Ne yazık ki bu görev de genellikle biz gazetecilere düşüyor.

Asgari ücretin 10 katı maaş alan milletvekillerinin, meclis oturumundan sonra şehirlerinde işlerinin başına koşmak yerine, sokaklara, halkın yanına inmesi gerektiğini hatırlatmak gerekiyor.

Şehrinizle ilgili, partinizin il örgütleri ile ilgili sesinizi çıkarmanın, bir kelam etmenin de sorumluluğunuz olduğunu unutturmamak gerekiyor.

Milletvekili değil, milletin vekili olmanız gerektiğini hatırlatmak gerekiyor.

**

Sizin canınızı acıtsa, zorunuza gitse de gazetecinin görevi de bunu hatırlatmak.

Gazetecinin eleştirisi sizin şahsınıza değil, şahsınızın temsil ettiği koltuğun gereklerini yerine getirmemenize.

O nedenle, bir kere daha okuyun yazdıklarımızı.

Okuyunca göreceksiniz;

Sizden daha çok, sizin başarınız için çalışıyoruz.

Çünkü biz biliyoruz ki siz başarılı olursanız, şehrimiz kazanacak.

Siz başarılı olursanız, ülkemiz kazanacak.

Ve vatandaş beni Ankara’da temsil eden biri daha var diyecek…