EN BERBAT BARIŞ, SAVAŞTAN İYİDİR
Bir ülke yöneticilerinin başarısı iki şeye bağlıdır: 1. İçte, bütün kesimleri kucaklayan çok geniş iletişim ağı, 2. Dış politikada, bütün alternatiflerin denendiği çok güçlü bir diplomasi becerisi. Her zaman, her mekânda bu iki sonucun sağlanması için sonuna kadar çaba harcanmalıdır.
Sömürgeci güçler Müslümanlara yapmadıklarını bırakmıyorlar. İslâm dünyasına bütün halinde karşı çıkmaya göze alamayanlar, “böl, parçala, yut” yöntemini uyguluyorlar. Türkiye’yi hedef alanlar, etrafından dolanarak sonuç almaya çalışıyorlar. 10 senedir Suriye’de yaşananların sebebi bu! Erbakan Hoca daha 2003’te uyarmıştı: “Eğer Suriye işgal edilirse; bilin ki, asıl hedef Türkiye’dir.”
Haçlı-Siyonist ittifakının amaçlarını bilmeden Suriye’yi değerlendirmek isabetli olmaz. Bölgedeki terör örgütlerinin tamamı birer kukladır. ABD adına vesayet savaşları yürütmektedirler. Suriye’yi ikiye bölüp iç çatışma yaşatanlar, sözde o gizli ellerdir. Türkiye’nin Suriye çıkmazından kurtulamamasının asıl sebebi budur. Bu manzarayı fark eden Numan Kurtulmuş belki de ömrünün en doğru sözünü etmişti: “Hükümetin Suriye politikası baştan beri yanlıştı.”
Suriye’nin geleceğini belirleme yetkisi, Suriye’de yaşayanlara bırakılmamıştır. O yüzden bölgede başta ABD ve Rusya olmak üzere Fransa, İngiltere, Almanya gibi sömürgeci güçler cirit atmaktadır. Şer odaklar, savaşı terör örgütleri ve lejyonerler (paralı askerler) üzerinden yürütmektedirler. Ölenler sömürgeci güçlerin askerleri değil, maşa olarak kullanılan, çok yerde yönlendirilmiş (aldatılmış) Müslümanlardır.
ULUSLARARASI TUZAK
TÜRKİYE ve Suriye arasında güzel gelişmeler yaşanmıştı. Esad, Türkiye’ye vilayet olmak da dâhil, her türlü işbirliğine hazırız, diyordu. İki ülke arasındaki geçişler başladı. Hatay’da turistik tesisler açıldı. Esad ve Erdoğan aileleri Antalya’da 5 gün birlikte tatil yaptılar. Diplomasinin ötesinde bir işbirliği başlamıştı.
Birliktelik sömürgeci güçleri rahatsız etti. Türkiye’ye baskı yapmaya başladılar; düşmanlık yapma talimatı verdiler. Saadet Partisi oynanan oyunu fark etti. Bir heyetle Suriye’ye gitti. (Ocak, 2012) Heyette tercümanlık görevini üstlenen Doç Dr. Necmettin Çalışkan’ın anlattığına göre, Türkiye hükümeti Suriye’ye ABD’nin teklifleriyle gitmişti. Önceki güzel atmosfer, ABD müttefikliğine kurban edildi.
Necmettin Çalışkan’ın sözlerini Esad’ın Yardımcısı Dr. Necah el-Attar da doğruladı. Dışişleri eski Bakanı Ahmet Davudoğlu’nun savaş başlamadan önce, Şam’da yapılan 8 saatlik görüşmesini şöyle değerlendirdi: “Türkiye Dışişleri Bakanı’nın istekleri, ABD’nin istekleriydi.” Saadet Partisi Suriye ziyaretinden; Esad’ın muhaliflerine iyi davranması, esirlerin bırakılması gibi bazı olumlu sonuçlar almıştı.
Esad, dünyanın en kötü lideri bile olsa, Trump ve Netanyahu’yla görüşüldüğü gibi, barışa katkı için, 17 milyonluk kardeş Suriyeliler hatırına, BM’nin de tanıdığı Beşşar Esad’la da çoktan görüşebilmeliydik. Türkiye, Suriye konusunda ne söyleyecekse Esad’a söylemeli; güçlü diplomasi yöntemlerinin hepsi denenerek Esad’ın bunca kan dökmesi önlenebilmeliydi. Esad bir konuşmasında, “Komşu ülke olan Türkiye’den düşman oluşturmak istemiyorum” (02.11.2019) demişti.
SAVAŞ YIKIM GETİRİR
TERÖR örgütleri, vesayet savaşları, Astana-Soçi süreçleri, güvenli bölge, sınır ötesi operasyonlar derken; sömürgeci güçler Suriye’deki yeni durumu fırsat bilerek Türkiye ile Suriye’yi savaştırmak istiyorlar. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Ankara ziyaretinin sebebi, Türkiye’yi Suriye ile savaşma konusunda gaza getirmekti.
Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk, 8 yıl önce bir TV konuşmasında uyarmıştı: “ABD’nin planına göre, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesi gerekiyor. NATO’nun Suriye’ye girmesi buna bağlı. NATO sözleşmesine göre, NATO üyesi ülkelerden biri, NATO üyesi olmayan bir ülkeyle çatışırsa, NATO o ülkeye müdahale edebilir.”
Akl-ı selim düşünme, isabetli karar verme zamanı! Oyun büyük. Müslümanlar birbiriyle kırdırılmak isteniyor. Irak, Suriye, Yemen, Libya gibi ülkelerde oyun başarılı oldu. Türkiye aynı tuzağa düşmemeli. “Yansın Suriye, Şam’a girilsin” gibi savaş çığırtkanlıkları; “Bedelini ağır öderler” türünden hamasî nutuklar tansiyonu yükseltir. İşi büsbütün karıştırır. Diplomasinin gücü sonuna kadar kullanılmalıdır.
Bilge Başkan Temel Karamollaoğlu uyardı: “Suriye’de kaosun büyümesi fayda sağlamaz. Suriye’ye girip orayı darmadağın edecek gücümüz var. Bunu yaptıktan sonra ne olacağını, bunun kime yarayacağını iyi düşünmemiz gerekir. En kötü barış savaştan iyidir. ABD ikiyüzlüdür. Sözlerine kanmamalıyız. Oturdukları yerden Türkiye’yi gaza getirenlere güven olmaz.”
Selam ve Dua ile