ERBAKAN’I ANLAMAK
Eğer siyasî çalışmalarla toplumun sorumluluğunu üstleniyorsanız, hem ülke şartlarını çok iyi bilmek, hem de dünyanın gidişatını çok iyi okumak zorundasınız. Erbakan Hoca Türkiye’yi yönetecek kişide şu 7 özellik bulunmalıdır, derdi: “1. Bilgi ve birikim, 2. Tecrübe, 3. Hidayet, 4. Feraset, 5. Dirayet, 6. Şuur, 7. Vizyon.”
Türkiye’yi yönetirken tek başınıza değilsiniz! Gidişatı etkileyen pek çok güç, pek çok olay var. Dünyada da yalnız değilsiniz. Ülkeleri etkileyen güçleri, yapılan antlaşmaları, sözleşmeleri, uluslararası birliktelikleri ve hâkim güçlerin tavır ve emellerini dikkate almak zorundasınız.
Çok önemli özelliklerden biri de yöneticinin “ferasetli” olmasıdır. Feraset, olabilecekleri önceden görmeyi, sezmeyi ve yaşananların analizlerini yaparak stratejiler geliştirmeyi gerektirir. Akıl işin sonunu görmektir. Feraset sahibi; kârını, zararını değerlendirebilen insandır. Âlim tehlikeyi gelmeden görür; cahil geldikten sonra!
Erbakan Hoca, daha siyasî alana girmeden önce manevî ve maddî donanım ve birikime sahipti. Pek çok maneviyat erinin dizinin dibinde yetişti. Türkiye’de üniversitelerin işleyişini yakından gördü; Türkiye Odalar Birliği’nde sanayi, ticaret ve iş hayatının işleyişine şahit oldu. Avrupa’nın en itibarlı üniversitelerinde ciddi projeler üretti, buluşlar yaptı. İslam âlemi ve dünyadan haberdardı.
Özellikle uluslararası kuruluşlar… BM, AB, NATO, CİA, İMF, Avrupa Konseyi gibi kuruluşların hangi amaçla çalıştığını ve kimlere hizmet ettiğini çok iyi biliyordu. Siyonizm, ABD, Batı ve İsrail’in emellerini de…
FERASET CEVHERİ
İLBER Ortaylı bir söz etti: “Bugünlerde, ‘Erbakan hep haklı çıktı’ deyişi atasözü haline geldi.” Evet! Bir araştırın! Temel meselelerde Erbakan Hoca’nın sözleri gerçek olmuştur. Niçin dersiniz? Çünkü Erbakan Hoca sistematik düşünür; görüşlerini bilimsel gerçekler üzerine temellendirirdi. Sosyal olayların da dayandığı gerçekler vardı. Bu konudaki bilgi ve tecrübe birikimi, ferasetle birleşince isabetli öngörüler ortaya çıkıyordu.
Siyonizm’in Arz-ı Mev’ud planını; ABD’nin dünyayı kontrolüne alma projelerini; Avrupa’nın sömürgeci zihniyetini, olaylara bencil ve çıkarcı yaklaşımını bilmeden problemlere sağlıklı çözümler sunamazsınız! Uluslararası kuruluşların açık ve gizli planları da öyle…
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP), Avrupa’nın sömürgeciliğinin, İsrail’in yayılmacı zihniyetinin, Rusya’nın “sıcak denizlere açılma” politikalarının muhatabı olduğu ülkeleri etkilememesi mümkün mü? Erbakan Hoca, bütün bu gerçekleri bildiği için, dünyanın bütün şer odaklarının, işbirlikçileri ile birlikte üzerine çullanmalarına rağmen 42 yıl siyaset sahnesindeki başarılı çizgisini sürdürdü. Emperyal güçlerin korkulu rüyası oldu.
Türkiye 50 sene FETÖ’cülerin cirit attığı bir atmosfer yaşadı. FETÖ’cüler aklınıza gelen her yere nüfuz etmeyi, her kademedeki insanı kıskacına almayı başardılar. Bunun tek istisnası Erbakan Hoca ve Millî Görüşçülerdi. Bir tek onlara yaklaşmaktan çekindiler. Çünkü sonuç alamayacaklarını biliyorlardı. İşte, Erbakan Hoca İslâm’a ve Türkiye’ye zararlı, çarpık akımlara karşı böylesine duyarlıydı. Türkiye onun ferasetinden yeteri kadar faydalanamadı.
ERBAKAN NET İNSANDI
FETÖ’CÜLER şunu çok iyi biliyorlardı: Millî Görüşçülerin sağlam bir İslâm kültürü vardır. “Başörtüsü teferruattır”; “Cebrail parti kursa ona oy vermem”; “Biz bu ümmetin papazlarıyız” gibi abuk sabuk sözler onlar arasında itibar görmez. Hatta bir tokat gibi kendilerine geri döner. Onun için pazarlarını alıcı bulabilecekleri yerlere kurdular.
Erbakan Hoca, doğru olanı yaparak çarpık akımlarla mücadele etti. O, “İşlerin hayırlısı orta olanıdır” diyordu. Orta yolu da, “insanın mizacına, yapısına uygun olması” olarak açıklıyordu. Erbakan Hoca’nın anlayışında ifrat ve tefrite yer yoktu. Tabiîlik ve fıtrata uygunluk vardı.
FETÖ’nün oltasına düşüremediği tek camianın Erbakan ve Millî Görüşçüler olduğu yönetici, asker, bürokrat, gazeteci herkesin ortak görüşüdür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 19.02.2020 günü AKP Meclis Grubu’nda anlattı: “Bu süreçleri bilen birisiyim. FETÖ’nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider var; o da merhum Erbakan Hocamızdır.”
Genel Kurmay eski Başkanı İlker Başbuğ da aynı görüşte: “Bülent Ecevit de cemaate sempati ile bakıyordu; Tansu Çiller’in de kısmen bu olaya sempatik baktığını, ilişkilerinin olduğunu biliyoruz. Ancak, Erbakan dönemine geldiğimiz zaman, Erbakan’ın cemaate mesafeli durduğunu görüyoruz.”
Bunları itiraf etmek yetmez. Bu sözlerin devamı, aldanmayan, aldatmayan; yemeyen, yedirmeyen; ibadet aşkıyla ülkesinin iyiliğini savunan Erbakan Hoca’nın talebelerini Saadet Partisi’ni iktidara getirmektir. Zaten bundan başka çare kalmamıştır. Selam ve Dua ile