KORONAVİRÜS VE ÇÖZÜM

Koronavirüs=Kovid-19 gündemimize öyle girdi ki, adeta hepimizi esir aldı. Olay nedir? Olayı Hisar Hospital Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ramazan Gözüküçük’ten özet olarak öğrenelim.

NASIL BULAŞIR?

Yeni KOVID-19’un solunum salgıları ile bulaştığı düşünülmektedir. Hasta kişilerden öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren solunum salgısı damlacıkları, sağlam kişilerin mukozalarına temas ederek bu kişilerin hastalanmasına neden olur. Hastalığın bu şekilde insandan insana bulaşması için ‘bir metreden yakın temas’ gereklidir.

BELİRTİLERİ

Ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, nefes darlığı, ishal, bulantı ve kusmadır. Bu belirtilere ilaveten, KOVID-19 tanısı için, son 14 günde hastalığın görüldüğü ülkelerden gelmiş olmak ya da hasta biriyle yakın temas öyküsü olması gerekmektedir. Bu virüsler, bazen zatürre gibi alt solunum yolu hastalıklarına yol açabilir. Bu durum kalp-akciğer hastalarında, bağışıklık sistemleri yetersiz kişilerde veya yaşlılarda daha sık görülür. KOVID-19’un bulaşmasından belirtilerin başlamasına kadar olan süre 2 ile 14 gündür. Virüsün bulaştığı hastalarda zatürre ve böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlar geliştiği ve bu hastaların yaklaşık %3’ünün hayatını kaybettiği görülmüştür. Ölümlerin çoğunda aşağıda yazılı başka tıbbi problemler; ileri yaş, şeker, kanser, kronik akciğer, kalp ve böbrek hastalıkları vardır. Genç erişkinlerde, semptomlar soğuk algınlığı belirtileri gibi hafiftir. Bazılarında hiç belirti yoktur ve bu hastalar genellikle iyileşirler.

TEDAVİ

KOVID-19 olan çoğu kişide hafif seyirli olduğundan hastalar ilaç tedavisine gerek duymadan iyileşebilir. Ancak bazı belirtileri azaltmak ve hastayı rahatlatmak için, hastaya ağrı kesici ve ateş düşürücüler, öksürük ilaçlarıyla bol sıvı desteği ve istirahat önerilir. Ek hastalığı ve durumu ağır olanların hastanede yatarak tedavileri gerekebilir. Korunmak için; tıbbi maske takmak, temizliğe dikkat etmek, yakın temastan kaçınmak, kalabalık ortamlardan kaçınmak gerekir.” Özetle KOVID-19 salgınının durumu budur. Bu virüs 1960 yılından 2020 yılına faaliyette olan bir virüs. Bu virüs, geçmişte de çeşitli şekillerde etkili olmuş. İnsanlık, geçmişte olduğu gibi gelecekte de başka salgın hastalıklar ile karşı karşıya kalabilir. Bunun da bir imtihan olduğunu unutmadan koruyucu tedbirlere yönelmek bir insanlık görevidir. Doğru tedbirlerin alınması ise ancak doğru teşhisin yapılmasına bağlıdır.

BAŞIMIZA GELENLER

Toplumların başına gelen bela ve musibetlerin bir zahiri bir de manevi ve ahlaki sebebi vardır. Akıllı insanlar, karşılaşılan olayın sadece zahiri sebebini araştırmakla kalmazlar, manevi ve ahlaki sebeplerini de araştırırlar. Yeryüzünde fesadı yaygınlaştıran ve kötülükleri örgütleyen bir merkezin olduğunu bilmek gerekir. Şeytan ve adamlarını hesaba katmayan kimse ve toplumlar, kendilerini maddi ve manevi yıkımdan koruyamazlar. Şeytan ve adamları; anlamından saptırılmış kavramlar ile bizi tanınmaz hale getiriler de biz farkında bile olmayız. Anlamından saptırdıkları kelimelerin başında “bilimsellik, çağdaşlık, ilericilik, özgürlük” gibi kavramlar gelir. Şeytan ve adamları; bu kavramları, insanı Allah ve bildirdiği hak, adalet ve ahlak ölçüleri karşısında özgür hale getirmek için bir silah olarak kullanmaktadırlar. Bu kavramları kullanarak, bütün yıkıcı kötülükleri örgütlemeyi başaran şeytan ve adamları, bütün insanlık âlemi ile dalga geçiyor. Son oyunlarını da KOVID-19 virüsü üzerinden oynuyorlar. Bu virüs sebebiyle bütün dünyayı “karantina” altına almayı başardılar. Biz bu hale niçin düştük? Biz bu hale itikat, ilim, ahlak ve düzen olarak İslam’dan uzaklaştığımız için düştük. Şimdi birileri, bu tespiti bilimsel bulmayabilir. Bilimsellik denilen şey, Kur’an ve sünnet bilgisini yok saymak ise, bu Batı cehaletinin karanlığına saplanmaktır. İnsanlık, Kur’an’sız, İslamsız hiçbir saadete eremez, hastalıklarına çare ilaç bile üretemez.

KÖTÜLÜKLER

Faiz, içki, kumar, fuhuş, israf, emek gaspı, haksız vergiler ve zulüm gibi kötülükler; inancı, ırkı, meşrebi, mezhebi ne olursa olsun, sağcı, solcu, dindar, ateist, feminist olsun bütün insanlara zarar verir. Sağcının, solcunun, dindarın, ateistin, feministin, Alevi’nin, Sünni’nin, kitap ehlinin sahibi ve yaratıcısı olan Allah, yarattığı insana zarar verdiği için bütün bu kötülüklere gazap ediyor ve hepimize bu kötülükler ile mücadele etmeyi emrediyor. Hepimizin sağlıklı ve adil bir dünyada yaşaması bu kötülüklere karşı vereceğimiz mücadeleden geçtiğini bilmemiz gerekir. Peygamberimizin, “Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu açık olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde veba hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır” beyanı, bütün insanlığı korumaya yönelik bir tembihat değil midir? Bu ikaz da bir merhamet yok mudur? Bu uyarıya, şeytan ve adamları karşı çıkabilir ama bütün insanlık âlemi olarak bizim sahip çıkmamız gerekir.

KURTULMAK İÇİN

Ölçüde ve tartıda dürüst olunmalıdır. Zekât mükellefi olan Müslümanlar, bu farzı hakkıyla eda etmelidirler. Allah’ın emir ve yasaklarına ve Resulünün sünnetine uyulup itaat edilmelidir. Milli Görüş’e dönülmeli, doğru hak ve adalet ölçülerine dayanan Adil Düzen’e geçilmelidir. Yöneticiler adalet ve merhametten ayrılmamalıdır. Selam ve Dua ile