VİRÜSÜN bir senaryo ürünü olduğu yolundaki işaretler daha kuvvetli. Eğer öyleyse, konunun Covit-19 salgınıyla sınırlı kalmayacağı anlaşılıyor. Sömürgeci güçlerin dünya nüfusunu azaltma ve dünyayı büyük oranda robotlarla (veya robotlaştırılmış insanlarla) yönetme niyetleri biliniyor. Mazlum ülkeler bunu bilerek tedbirlerini geliştirmeli.
ABD’nin 2005’te Dışişleri Bakanlığı bünyesinde “Hastalık Politikası” adıyla bir birim oluşturduğu, dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da açılışta, “Bundan sonra asker göndererek sonuç almak yerine ‘holistig’ bir dış politika uygulayacağız” şeklinde konuştuğu basına yansımıştı.
Bu arada salgını anlatan bilimkurgu kitapları, filmler, resimli romanlar yayınlanmıştı. 10 yıl önce pandemiye yol açacak, tedavisi olmayan bir virüsün çıkacağı yazılmıştı. Microsoft’un kurucusu Bill Gates, 5 yıl önce, önümüzdeki 10 yılda 10 milyon insanı öldürecek bulaşıcı bir virüsten söz etmişti.
21. yüzyılda savaşlar sermaye ve menfaat çekişmesi üzerinden yapılıyor. ABD’nin “dünya egemenliği” emeli biliniyor. Son senelerde Çin, hemen hemen dünyanın her yerinde “güçlü bir pazar ağı” oluşturdu. ABD bu gelişmelerden aşırı derecede rahatsız oldu.
Virüs bir senaryo ise, bunu ABD ile Çin arasındaki rekabetten ayrı düşünemeyiz. Salgın sonrası söz konusu rekabet daha da açığa çıktı. Her iki ülke birbirlerini “virüsü üretmekle” suçladı. ABD ve Batılı ülkeler de, “Çin’in virüsü yaydığı” gerekçesi ile tazminat ödeme cezasına çarptırılmasını istediler.
SERMAYE SAVAŞI MI?
ÇİN’İN Wuhan şehrinden dünyaya yayılan koronavirüs ilk defa Aralık 2019 sonunda dünya kamuoyuna yansıdı. Gerçekte, virüsün 2019 Eylül’ünde ortaya çıktığı, bu süre içinde Çin’in virüsü gizlediği yolunda iddialar var.
Koronavirüsten, Çin’den sonra ilk etkilenen ülke İran oldu. ABD, salgının başladığı günlerde “İran’a büyük yaptırım uygulayacağını” deklare etmişti. Göz hasmını tanır. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî, “Salgın ABD’nin komplosu” diyerek (26.02.2020) ABD’yi hedef gösterdi: “Tüm kurumlar dikkatli olmalıdır. Toplumda korkunun yayılması, ülkenin tatil edilmesi düşmanın bir planı ve komplosudur.”
Bu sözleri, İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz’ın, “ABD’nin, Irak’taki Ayn’el Esad Askeri Üssü’nün İran tarafından vurulmasını hazmedemediği için virüsü yaydığı” yolundaki yalanlanmayan şu sözleri de doğrulamaktadır: “ABD, ağır bir darbe indirebilmek için bu virüsü üretti ve İran’a yaydı. Ama virüsün başka yerlere yayılmasını önleyemedi. Kendi ürettiği canavar, onun kontrolünden çıktı.” (Millî Gazete, 14.04.2020)
Salgın ortamında bazı ülke ve kurumlardan birbirini tutmayan, kafa karıştırıcı sözler dolaşıyor. Tedavi sunmak yerine, ürpertici açıklamalar yapıyorlar? İyi araştırmanın gerektirdiği günleri yaşıyoruz.
Rusya Koronavirüs Pandemisi İzleme Merkezi Sözcüsü Dr. Alexandre Myasnikov’un sözleri ciddi bir araştırma yapılmaya muhtaç: “Covid-19’dan daha ölümcül bir salgınla karşı karşıya kalacağız. Hepimiz yüzde 30-35 ölüm oranı bekliyoruz.” (28.04.2020)
TEDBİR AL; TAKDİRE UY!
SALGININ sürpriz sonuçları olacağı belli! İslâm dünyası üzerinde oyunlar oynanabileceği hissediliyor. BM Afrika Ekonomik Komisyonu (UNEKA), “Afrika’da 300 bin insan ölebilir” (17.04.2010) diyor. Tedbir üretmek yerine, korku salıyor.
Türkiye ve İslâm dünyası tedbirde daha dikkatli olmalı. Müslümanlara diş bileyen şer güçler olduğunu biliyoruz. Allah’ın takdiri neyse o olur. “Kadere inanan kederden emin olur.” Allah’ın takdiri dışında bir yaprak bile kıpırdamaz. Kudret ve kuvvet sahibi, her şeyin Mâlik’i ve Hâkim’i bir Rabbimiz var. Dayanağımız sağlam.
Allah her şeyi sebeplere bağlamış. Sebeplere sarılacak, tedbirimizi alacak, düşmanlarımızı tanıyacağız. Abdurrahman Dilipak diyor ki: “Koronayla uyutuluyoruz. Oltaya takılan bir yem gibi! Bu, dünyadaki ne ilk salgın, ne de son olacak. Tarihteki en dehşet verici salgın da değil. LGBT, CEDAW, İstanbul Sözleşmesi’ni üreten akıl üretti koronayı aslında.” (Y. Akit, 30.04.2020)
Müslümanlar olarak çözüm içimizde: İslâm’ı yaşayacağız. Nefsimizle cihat edeceğiz. Hakkı tebliğ görevimizi unutmayacağız. İlber Ortaylı, salgında Türkiye’nin durumu ile ilgili olarak konuşmuştu: “Türkiye’yi gusül kurtardı.”
Selam ve Dua ile