ÇÖZÜM ,İSLAM ÜLKELERİNİN AKILLARINI BAŞLARINA ALMASI

Küresel güçlerin ülkemizi sürekli olarak bir takım sorunlarla boğuşmak zorunda bıraktıkları artık gizlenemez bir gerçek haline geldi. Böyle olunca mecburen iç sorunlarımızla uğraşmak ister istemez ikinci plana itiliyor. Yıllarca Irak’ta yaşananlarla ilgilenmek zorunda kaldık. Çünkü komşumuzdaki gelişmeler bizi de ilgilendiriyor. Bunlar sömürgeci güçlere yetmemiş olacak ki, Yemen’de bir karmaşa oluşturuldu. Suudi Arabistan’a gaz verilerek sahip oldukları para gücü sebebiyle İslam dünyasındaki olumsuzlukların bir ayağını oluşturdular. Hatta işi ülkemizde bir gazeteciyi konsolosluklarında katletmeye kadar götürdüler. Bu arada da İslam ülkelerindeki silahlı çatışmaların silah paralarını karşılamak gibi bir başka verilen görevi memnuniyetle yapar hale geldiler. Tüm bunlar yetmedi Afganistan 40 yıldan beri bir istikrarsızlık ve karmaşa noktası olmaya devam ediyor. Mısır ve Sudan’da gerçekleştirilen darbeler ile buralarda da kendilerine köle olacak yönetimler oluşturdular. Kısacası, İslam ülkelerini birer çatışma ortamı haline getirdiler. Kimlerin getirdiğini uzun uzun izah edecek değilim. Artık bu gerçeği herkes biliyor. Biz bu gerçeği Hıristiyan-Siyonist ittifakı olarak isimlendiriyoruz. Böyle bir ittifakı tespit ettikten sonra Filistin’de yaşananları anlamak kolaylaşacaktır. Çünkü Filistin ve Kudüs İslam dünyasının tüm dikkatinin üzerinde olduğu bir yerdir. Yani, orada patlayan her bomba, akan her damla kan Müslümanların yüreğini yakmaya devam ediyor.

İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu ve bunun sorumlularını belirttikten sonra bölgemizde gelinen son noktaya temas etmek istiyorum. Özellikle, Yemen, Irak ve Suriye’de yaşananların artık planlı bir şekilde hayata geçirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu planın arkasında özellikle Siyonistler bulunmakta, ön planında ise artık kendilerini gizlemeye bile gerek duymayan ABD ve Avrupalı koalisyon ortakları ile Rusya bulunmaktadır. Tüm bunlar bir yandan kendi çıkarlarını korumak ve geliştirmek için mücadele ederken oyunun ikinci ayağı olarak Büyük İsrail’in hayata geçirilmesi hedefine hizmet ediyorlar. Diyebiliriz ki İslam ülkelerine yönelik oyun bir taşla iki kuş vurmak olarak ortaya çıkıyor. Ne yazık ki atılan taşın parasını bir takım Müslümanlar karşılarken atılan taşla vurulanlar da yine Müslümanlar. İnsanın canını da en çok bu husus yakıyor.

Tüm bunlara karşı elbette ülkemizin kayıtsız kalması mümkün değil. Sonuç olarak çevremizde yaşananlara ilgimiz ister istemez içerideki bir takım sorunlarımıza dikkatimizi zayıflatıyor. Sanıyorum Haçlı-Siyonist ittifakının hedeflerinden birisi de bu. Meydanı boş bulmanın yolu da buradan geçiyor olsa gerek. Bu arada ülkemizin karşılaştığı çeşitli oyunların karşısında iki emperyalistten birinin yanında yer almak zorunda kalıyor. Daha doğrusu zorunda bırakılıyor. Bu tercih hangisinden yana olursa olsun sömürgecilerin işine yarıyor. Meseleye Suriye bazında bakacak olursak Suriye’de çatışmaların devam etmesi Müslüman ülkeler arasında yeni kırgınlıklar ve düşmanlıklar oluştururken, maddeten de sahip olunan imkânlar heder ediliyor. Yani, sağlanabilecek bir İslam ittifakı giderek imkânsızlaşıyor. Böyle bir ittifak oluşmadığı için de Müslüman ülkeler kendilerini Haçlı-Siyonist ittifakına mecbur hisseder bir hale geliyorlar. Artık Müslümanların bu gerçeği fark ederek eğer gönüllü olarak boyunlarını cellâtlarına uzatmıyor, gönüllü uşaklığı tercih etmiyorlarsa Müslümanlara kendilerinden başka dostun olmadığını/olamayacağını görmeleri gerekiyor. Aksi halde daha uzun yıllar sadece Haçlı-Siyonist ittifakına hizmet etmeyi sürdürecek demektir. Bunun da ötesinde düşmanlarımızdan yardım beklemek gibi bir garabeti yaşamayı sürdüreceğiz demektir. Selam ve Dua