Önceki yazılarımda, bütçe prensiplerinin en önemlisinin, halkın refahını artıracak bir bütçenin yapılmasının ve bütçenin düzenlenmesi sırasında önce giderlerin hesaplanmasın sonra da bu giderleri karşılayacak gelirlerin ele alınmasından, aynı zamanda 2024 yılı bütçesinin açıkla kabul edildiğinden söz etmiştim.

Gerek döviz-efektif, gerekse mal ve hizmet fiyatlarının artışı, enflasyonun devam ettiğini ve daha da devam edeceğini göstermektedir. Yaşantımızın, yükselmiş veya daha da düşmüş olduğu ortada.

Hazine ve Merkez Bankasının hem döviz-efektife hem de Türk Lirasına ihtiyacı olduğu ortadadır. Belki az miktarda emisyona başvuruluyor olabilir. Ancak Türk Lirasına duyulan ihtiyacın, ileride mevcut vergi oranlarının artırılması, yeni vergiler konulması ihtiyacını doğuracaktır.
Diğer yandan enflasyonu durdurabilmek yani stabilize edebilmek için, mal ve hizmetlere olan talebin kısılması yollarına da başvurulacağı görülüyor. Banka tüketici kredileri faizlerinin artışı gibi. Belki gün gelecek kredi kartlarının kullanılması bile, bankalarca iptal edilecektir.

Gerek hazine-Merkez Bankasının gerekse biz vatandaşların daha güç şartlarda hayatımızı idame ettireceğimizin işaretleri olsa bütün bunlar.

Temel ile yazıma son vereyim:
Temel, “Ha bu enflasyonu pen anlameyrum. De Bakayum bu nedir?” diye sormuş Dursun’a!
Dursun “Haçan sen yirmi beş sene evvel aldığında vücut ölçüleri 90-60-90 değil miydi?”
Temel “He valla aynen öyle idi.” Demiş.
Dursun, “Fadime şimdi 110-80-120 olmadı mı? Gördüğün gibi rakamlar artmış ama Fadime’nin değeri düşmüş. İşte enflasyon tam budur.”

Orhan YALKIN