Yeni vergiler koymakla, eski vergileri artırmakla, hele hele asgari ücret ve emekli aylıklarını artırmamakla enflasyonu ortadan kaldıramazsınız; aşağıya çekemezsiniz, devlet gelirini düşünülen kadar artıramazsınız.
Bu yöne başvurmakla, iktidara oy kaybettirir, halkı yönetenlerden soğutursunuz.
Devletin amacı, ülkeyi kalkındırmak ve halkı düşünmektir. İnsanlar klan ailesinden vazgeçip toplu yaşamağa başlaması sonucu milletler ve milletlerin oluşturduğu devletler meydana gelmiştir. Buna göre devlet deyince, insan ve onun refahı akla gelir, gelmelidir.
Yükseköğrenimde okuduğumuza göre, ekonominin temelinde fabrika, ticaret vs değil insan vardır. Bütün çalışmalar insan ve insanın refahını artırmak için olmalıdır.
Devlet bütçeleri hazırlanırken çeşitli prensiplere uymak zorunluluğu vardır. Bunların en başında da “Halkın refahının önde tutulmasıdır.”
Enflasyon döneminde en çok zarar gören de devlettir. Çünkü en büyük alıcı devlettir. Paraya en çok ihtiyaç duyan da devlettir.
Bundan dolayıdır ki devletler, gelir temininde zorluklarla karşılaşa bilir. Ama bu durum vergi artırmakla değil, gerçek tasarrufu uygulamakla, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almakla olur.
Diğer taraftan gayrimenkulden, üstelik 5-20 yıl önce alınmış bir gayrimenkulün değer artışından vergi almak, üstelik enflasyonu yaşarken, birçok adaletsizliklere yol açar.
Milli gelirin hakça paylaşımı için dolaylı vergileri azaltıp, gelirler üzerinden vergi almak esastır. Milli gelir hakça dağıtılmayan bir ülkede emekle para kazananların, emekli aylıklarını, enflasyona göre ayarlamayıp, enflasyonun çok altında ödenen aylıklarla, talebi kısmaya kalkmak hiçbir ekonomi ve bütçe ile izah edilemez.
1940 lı yıllarda uygulanan Varlık Vergisi gibi bir uygulamaya, vergide adalet prensibine uygun olarak başvurmak, dar gelirlileri dara sokmaktan daha adaletli olsa gerek.
Enflasyon yönünde, Hükümetimizin alacağı karar ve uygulamalar bakalım ne sonuç verecektir. O kadar parlak gözükmüyor.
Orhan YALKIN