Suburcu’ndan başlayıp Eskisaray’a uzanan yoldaki parkomatın kaldırılarak, kaldırımların daraltılmasını ve bu suretle trafik akışının kısmen de olsa rahatlayacağını, o günlerde milletvekili olan Sayın Halil Nazıcıoğlu’na söylediğimde bana aynen şu cevabı vermişti: “O zaman herkes gelir park eder.”
Bu cevap üzerine kendisine, akıl vermiş olmamak için, bir trafik polisinin bunu engelleyebileceğini söyleyememiştim.
***
Anlaşıldığı üzere, buradaki parkomatın oluşu, trafik akışını tamamen engellemektedir. Ancak gazetemiz haberine göre, trafikle sorumlu Büyükşehir Belediyesi nedense parkomatın kaldırılmasına yanaşmamaktadır.
Büyükşehir Belediyesinin, Emniyet Trafik Şube Müdürlüğü ile aldığı bazı kararların uygulanması iyi sonuçlar vermiştir.
Ancak Suburcu-Eskisaray arasındaki parkomatın kaldırılmasına Büyükşehir Belediyesinin yanaşmamasına bir anlam verilemiyor.
Acaba neden?
Yandaşlık meselesi mi?
***
Haftada 400 civarında araba tescil edilip, trafiğe çıkarsa, ileride daha çok sıkıntılar Gaziantep’i beklemektedir.
Taşıt sayısı artarken, yollar aynı kaldığına göre…
Çare!?
***
Yanlış anımsamıyorsam İstanbul’da bir zamanlar tek-çift uygulamasına başvurulmuştu. Plakaları tek olanlar bir gün, çift olanlar bir gün trafiğe çıkabiliyorlardı.
Okul minibüsleri ve plakaları T olanlar hariç, bir süre tek-çift uygulamasına başvurulabilir.
***
Temel’i Amerika’da trafik polisi yapmışlar. Her gün en az bir ceza yazma mecburiyeti var.
Akşama kadar Temel bir ceza bile yazamamış. Artık hava kararmak üzere iken, bir bisikletlinin geldiğini gören Temel, kendi kendine söylenir “Eh artık buna bir ceza yazmalıyım.”
Bisikletli yaklaşınca Temel:
-Dur.
Bisikletteki adam:
-Ne var?
-Sana ceza yazacağım.
-Sen bana ceza yazamassın1 Ben papazım. Sağ omuzumda İsa, sol omuzumda Meryem var!
Bu sözleri duyan Temel:
-Şimdi ananı belledim. Üç kişi bir bisiklete binmişler.