Her gün yeni bir haber. Bir kadın daha öldürüldü. Sebep? Hayır dediği için. Evet demediği için. Kaçmak istediği için. En yakınları tarafından katledilen kadınlar... Aklımız almıyor, ruhumuz isyan ediyor. Kadınlar ölüyor. Anneler, kız kardeşler, çocuklar ölüyor. Ve biz hala "neden?" diye soruyoruz.

Bir köyde herkes her şeyi biliyor ama kimse bir şey demiyor. Bir kadının canı gidiyor, bir çocuğun sesi kesiliyor ama "Sus" diyorlar. Katiller bir şekilde aramızda dolaşıyor. Neden? Çünkü hesap vermiyorlar. Adalet yerini bulmuyor. Biz, adaleti sadece mahkeme salonlarında beklerken, insanlık duygumuz kayboluyor.

Ne zamana kadar böyle devam edecek? Bir kadın daha ölmeden, birileri dur diyecek mi? "Kadınlar canlarını korumak zorunda kalmasın" dediğimiz günler çok mu uzak?

Bu cinayetlerin temelinde "kadın" olmanın getirdiği "hayat hakkı"na yönelik bir saygısızlık, hatta düşmanlık var. Kadınlar ölüyor çünkü "hayır" deme hakları ellerinden alınıyor. Bu cinayetlerin bir bahanesi yok. Ama her seferinde bir mazeret üretiliyor. "Elden ne gelir?" diyorlar. Elden bir şey gelir! Herkesin susmadığı, "Ama" demediği, adaletin kararlı şekilde uygulandığı bir sistem kurulursa gelir.

Bir serzenişle devam edelim: Kadınlar bu topraklarda nasıl güven içinde yaşayacak? Kız çocuklarımız nasıl "güvenle büyüyecek"? Erkek çocuklarımıza ne öğretiyoruz? Bizim neslimiz "Erkek adam istediğini yapar" anlayışıyla mı büyüdü? Artık bu topraklarda "Kadınlar hayır diyemez" anlayışının sonu gelmeli. Adaletin kılıcı, güçlü olanı değil, doğru olanı korumalı. Katiller, sadece fiziksel değil, sosyal ve ahlaki olarak da cezalandırılmalı. Çünkü bir toplum, kadınlarının hayatını koruyamıyorsa, o toplumun vicdanı çoktan ölmüş demektir.
Bu cinayetler bitmeyecek mi? Bitmez. Ta ki herkesin, köyün, mahallenin, ailenin içindeki o ses "Sus" demeyi bırakıp "Dur" diyene kadar.