Bu sütunlarda, Mukaddes Kitabımız Kur’an’ın Türkçe okunulmasının Kur’an ayetleri gereği olduğundan söz etmiştim. Atatürk, bunu bildiği ve Türk Halkının dinini iyi öğrenebilmesi için Elmalı Hamdi Yazır’a mealini yaptırmıştır.

            ***

            Televizyonlarda İstanbul Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Şeb-i Aruz töreni üzerine kıyametler koptu.

            Aslında İstanbul Büyükşehir Belediyesi yanlış bir şey yapmamıştı. Çünkü dua ve Kur’an Türkçe de okunabilir.

            ***

            Kur’an-ın muhtelif sure ve ayetlerinde, Mukaddes Kitabımızın, anlamak için okunması gereği, okumak isteyenin kendi dili ile okumasının şart olduğu yazılmaktadır.

            Buyurun;

            MUHAMMED Suresi 24. Ayet: “…Kur’an-ı hiç anlamaya çalışmazlar mı? Yoksa kalpler üzerinde üst üste kilitler mi var?”

            Görülüyor ki Kur’an, içindekileri okuyup anlamak için indirilmiştir. Eğer yalnız Arapça okunması emredilmiş olsaydı o zaman Arapça öğrenmek gerekecekti. Ancak Arapça okuduğumuz zaman anlamını da bilmemiz Kur’an gereğidir.

            Asıl siz okuyucularımın dikkatini İBRAHİM Suresi 4. Ayete çekmek istiyorum: “Biz her gönderdiğimiz peygamberi, onlara iyi açıklasınlar diye ancak bulunduğu toplumun diliyle gönderdik…”

            Bu Ayete göre herkesin kendi dili ile Kur’an-ı okuyacağı apaçık görülmektedir. Türk Türkçe, Alman Almanca… gibi.

            Kur’an-a inananların kendi dili ile okuyacaklarına ait emredici diğer Ayetlere bir göz atalım:

            BAKARA Suresi 63. Ayet: “…Verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve içindekilerinden habersiz olmayın, belki kurtulursunuz”

            Bir diğer Ayet:

            YUSUF Suresi 1 ve 2. Ayetler: “Elif, Lam, Ra. İşte bunlar kitabın ayetleridir. Biz onu anlayabilesiniz diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”

            Bir diğer Ayet:

            ZUHRUF Suresi 4. Ayet: “Gerçekten biz onu, belki akıl erdirip düşünürsünüz diye Arapça okunan bir kitap olarak indirdik.”

            Arapların bulunduğu yerde dil Arapça olduğu için başka bir dille indirilseydi Arapların düşüncelerini ortaya koyan şu ayete bir göz atalım:

            FUSSİLET Suresi 44. Ayet: “Eğer biz onu yabancı dilde bir Kur’an yapsaydık diyeceklerdi ki ‘Ayetleri genişçe açıklasaydı ya!’ Araplara yabancı dil ha!...”

            ***

            Bu Ayetler apaçık iken, neden Kur’an’ın yalnız Arapça okunması gereği savunulur. Kur’an-ın anlamak için indirildiği ve anlamak içinde herkesin kendi dili ile okuması gereği bu ayetlerden anlaşılmıyor mu?

            Allah, Kur’an-ı anlamak için indirdiğini, anlamayanları kalplerinin kilitli olduğunu söylüyor.

            Arapça Kur’an-ı güzel bir ses ve üslupla okuyan birini dinlemek ruhen insana bir şevk verir.

            ***

            Ben dinimi Kur’an-ı Türkçe okuduktan sonra öğrendim. Çünkü Arapça bilmiyordum…

                                                                                  Orhan YALKIN