Yine başa sardığımızı sandığınız 23 yılın özeti olan ve bir türlü olumlu yönde gerçekleştiril(e)meyen Yoksulluğu,Yolsuzluğu,Yasakları konu edinmeyeceğim.İnsan yaşamını en derinden etkilediğini kabul edeceğimiz, söyleyebileceğim bu 3Y'yi çoktan aştık. Açın mezarımı var söyleminden yola çıkarsak; Sorgulamayan bir toplum, karnını doyurmakla midesini doldurmak arasında ki farkı sorgulamıyorsa, Milli Varlıkların yerli yabancı birilerine peşkeş çekilmesinin bu gününe, geleceğine konulan ipotek olduğunun, yolsuzlukların ya farkında değil veya umursamıyorsa, yasakların yandaşlar için değil doğruyu söyleyenlere, aydınlık bir geleceğin savunucularına, uyarı görevini yapanlara uygulandığı bir dönemden geçerken halkın %35-40'ının bütün bu olaylar karşısında kararsızlığının literatürde karşılığını bulmak gerçekten zor.Toplumun temel değerlerinin erozyona uğradığı bir süreçte bu defa söz konusu edeceğim 3Y: Yasama, Yürütme, Yargı.
Yasamada; bana yasak, sana yasal,Yürütmede; benim payıma yok, Sana ayakkabı kutuları dolusu serbest çok, Yargı; işine gelmeyen yazılana, söyleyene ceza, yandaşa özgürlüğün daniskası.Bunun bozulmuş bir düzen olduğu, bu bozuk düzenin kontrolsüz güce sahip olduğunu düşünen Tek Adam anlayışının bir sonucu olduğu bilinmelidir.

Kontrolsüz güce sahip olduğunu düşünen insanın gerek devlet başkanlığında gerek kurumsal dünyada deliliklerinin bedelini masum insanlara ödeten  liderler için işlerin genellikle kötü bittiğinin unutulmaması gerektiğini yakın tarihe baktığımızda  60 milyondan fazla insanın ölümünden sorumlu Hitler örneğinde görebiliriz.
Fransız filozof Alain 1952 tarihli "Politique" adlı kitabında "kontrolsüz her güç deliliğe yol açar" diye yazmıştı.Siyasi liderlerin sürekli aşırı güç deneyimleriyle şımarmasını temsil eden bir kişilik bozukluğunun bilimsel tanımı Yunanca'da "kibir" ve "küstahlık" anlamı içeren Hubris sendromudur.Popülizmin yükselişiyle dikkatleri üzerine çeken Hubris sendromuna sahip kişiler, her şeyin belirleyicisi, karar vericisi, oluşturucusu, en doğru kararın  kendisinden çıkabilecek olduğu düşüncesindedirler. 

Yapılan tanımlamalara göre sendrom, öncelikle kişinin gücü tatmaya başlaması ve olayların merkezinde bulunmaktan keyif almasıyla başlar.
Başarı ve gücü elinde bulundurma hissinin verdiği hazla devam eder.

Zamanla narsizm, gerçeklikten kopuş ve hatta akli dengesizliklere varan seviyelere ulaşabilir.

Bu seviyelere ulaşan sendrom ile artık bağımlılık yapan gücü bırakmak, kişi için çok zordur ve kişi bunun olmaması için her yolu denemeye hazır olabilir.
Yine yakın tarihten 4 Hükümet Başkanı kibir sendromu gelişmiş olarak seçildi: David Lloyd George, Margaret Thatcher, George W. Bush ve Tony Blair.
Allah'tan ki bunlar bizim Ülkemizde yaşamış veya yaşayan değiller...

Bizde halen kim yaşıyor???

20 milyon km² Osmanlı toprağının 1683 yılında 2.Viyana kuşatması ile başlayan toprak kaybı sonunda elimizde kalan bir avuç toprağı bize Vatan yapan, kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ 15 yılda çağdaş, laik, demokratik, saygın, devrimleri ile Dünyaya örnek bir Ülke yapan, Dünyaya ve BAZILARINA Örnek bir lider; Üreticisine "Ananıda Alda Git" demeyen, "Köylü Milletin Efendisidir" diyen Mustafa Kemal ATATÜRK var.

Titrer misiniz, silkinir misiniz, uyanır mısınız bilemem..Ancak, Dünyanın saygın, insanca yaşayan bireyi olmak istiyorsanız, 

Çaresiz değilsiniz.. ÇARE SİZSİNİZ...

Yük.İnş Müh.M.Sait Köse