Korona mutasyona uğramadı. Ama basın uğradı.

Düşündükçe, izleyince, okuyunca  daha da karamsar oluyor insan.

Görsel basını veya yazılı basını takip ediyorsunuzdur.

Açın haber kanallarını…

Sabahtan akşama Cumhurbaşkanı, bakanlar, parti liderleri, profesörlerin öneri ve yorumlarıyla günü bitirirsiniz.

Saat 21 den sonra her şeyi bilen, yorum yapan, önerilerde bulunan hemen hemen aynı gazeteciler..!

Ellerinde 10 bin liralık akıllı telefon, sıkıştığı an uzaktan kumandalı bilgiler geliyor ve halkımızda bunu "ne bilgili gazeteciler varmış" gibi yorumluyor.

Aslında tartışılan konuda tek kelime bilgileri yok. Ya mesajla yada önceden yükledikleri bilgileri okuyarak oturumu tamamlıyorlar.

Dikkatle bakın; Program sonuna kadar gözleri telefon ekranından ayrılmaz.

Dış politikayı, iç siyaseti, ekonomiyi en iyi bunlar bilir. Sağlık konusunda yüksek ihtisas sahibidir! Hukuk bilgileri üst düzeyde! Ama kendi ekonomilerini de iyi bilirler tabii ki.

Gerçek gazetecileri tenzih ederim. Ama bunların çoğu merdiven altı gazetecisidir.

Emeklinin, emekçinin, esnafın, çiftçinin, memurun sıkıntılarından bahsettiklerine şahit olamazsınız.

 Büyük Önder, "Basın milletin müşterek sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul ve öncüdür." demiş.

 Gelinim mutfakta, temizlik benim işim, Zuhal sofrada, reyting arttıran sıradan programlar.

 Omuzunda fotoğraf makinesi, cebinde küçük not defteri, bir tükenmez kalem.

Halkı için haber peşinde koşturan, çay simide talim eden, ayrı ideolojilerde olsalar bile vatan, millet, bayrak, Cumhuriyet hassaslığında birleşebilen gazetecileri gel de arama.

Bu mutasyon biter mi? Ne zaman biter?

Gel de hayıflanma...