TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, meclise sevk ettiği milletvekilleri ile ilgili yasa tasarısı için konuştu. “Protokolde, bir milletvekilinin üst kademedeki memurlar kadar yeri olmasın mı?” diyor Sayın Çiçek.

            Milletvekillerine tanınan veya tanınacak olan bu gibi haklara, vatandaşın bir diyeceği, sözü yoktur, olamaz da…

            Özlük haklarının mali bölümü için vatandaş konuşuyor. “Asile gıdım, gıdım, kendilerine olunca, bol keseden diyor.”

            Hani haklıdırlar da…

            Halk, milli gelirin paylaşımı yönünden kendileri ile vekâlet verdiklerini karşılaştırınca, aradaki farkı gördüğünde dilini tutamıyor!

            Ne diyorlar biliyor musunuz?

            “Neden trafikte üstünlük sağlansın; neden trafik cezalarından muaf tutulsun; neden meclisteki görevi bittikten sonra kendisine, eşi ve 25 yaşına kadar okuyan çocuklarına diplomatik pasaport verilsin; eski aldıkları yetmiyor da neden bu yasa ile özlük haklarında yine artışlar yapılsın; düğünlerde taktıkları takıları neden bizler ödeyelim; sağlık harcamalarında bizler katkı payı öderken, milletvekilleri neden katkı payı ödemesin; bu ülkeye hizmet edenler, bütün kamu, kurum ve kuruluşlarının sosyal tesis ve imkanlarından yararlanamazken, milletvekillerinin yararlanabilmesi hoş kaçmıyor; süresiz silah ruhsatı almalarını nasıl açıklamak gerek, ona bile harç vermemek mi amaç; ...…………” diyorlar.    

            Sayın Çiçek bunları hiç söylemiyor!

 

KESER MİSİN EY VEKİL?

 

Vardır sizin de dernek, öneride bulunur

Meclis de önerilen, konuları savunur

Özlük haklarınızı, seversin çoğaltmayı. 

Sonra çıkarırsınız, önerilen yasayı.

 

Keser olmuş vekil bey, hep yontuyor kendine

İnanın hiç bakmıyor, seçmenlerin yüzüne

Bir türlü çekemiyor, bal küpünden elini

Bundan sonra yuh olsun, böylesini seçene.

 

Umurunda mı asil, hep Rabbena, Rabbena

Üç artı üç az mıdır, o da yetmez mi sana

Sonrada diyorlar ki, azdır aylıklarımız

İnanın sayın asil, yetmez aldıklarımız.

 

Yıl dokuz yüz otuz dört, tasarruf için vekil,

Beş yüz liradan hemen, indirdi üç yüz elli

Liraya aylığını, çünkü o mütevekkil;

Çünkü onlar bihakkın, sapına kadar vekil.

 

Zaman değişivermiş, nerde eski vekiller

Tasarruf için onlar, bir kuruş için titrer

Bin dokuz yüz otuz dört ile iki bin on üç

Ne farkı vardı acep, söylesin vekil beyler.

 

Testere olur bazen, gıdım, gıdım asile

Üç artı üç karardır, fazlası hep nafile,

Açı da toku da, hiç düşünmez bu beyler

Kantar, kantar alırlar, asile miskal yeter.               

 

Orhan YALLKIN