“Aman Ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza bey”. Bu repliğin kullanıldığı dizi bitti. Ama bu laf beynimize kazandı.
Sıfırdan başlayamama korkusu içimizi kemirmeye başladığında, senaristin yazdığı gibi, “Aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı kaçmasın”, diyerek, alıştığımız düzeni koruma çabası yedi bitirdi bizi haberimiz yok.
Replik kafamıza kazandı ama ağzımızda tat kalmadı.
Aman tadımız kaçmasın kaçmasına da daha ne kadar böyle devam edebiliriz?
Günlerdir dolarla yatıp, dolarla kalkıyoruz.
-Dolar yükseliyor diyoruz. Dolarla mı maaş alıyorsun sana ne deniyor.
- Tarım ürünlerini ithal ediyoruz. Paramız var ki, ithal ediyoruz deniliyor.
- Elektrik’e, akaryakıta zam neden bu kadar yüksek diyoruz. Dış güçlerin oyunu bu, kıskanıyorlar ekonomimizi deniliyor.
-Öğrenci barınacak yurt, kiralık ev bulamıyor. Kaldığı yurtta çıkan yemekler yenilecek gibi değil diye konuşunca, öğrenci değil bunlar terörist deniliyor.
**
-CHP döneminde ekmek, yağ, şeker karneyle alınıyor deniyordu. Şimdi marketlerin raflarında şeker yok. Olandan da ancak bir tane alabiliyorsunuz.
Bizler, '' aman kol kırılır yen içinde kalır'', tarzı cümleler kurulup mevcut kötü durumun sürdürülmesine göz yumuyoruz.
Bu eylemsizlikle daha büyük sıkıntıların oluşmasına sebebiyet veriyorken, yandaşlar gününü gün ediyor.
#Alışacaksınız diyen, Ak Parti MKYK Üyesi Mücahit Birinci, fiyatı 5 bin TL olan atkıyı kullanıyor. Insanlar asgari ücretle kira ödeyip, çocuk okutup, karnını doyurmaya çalışıyor.
Bizler, “Aman Ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza bey” diye diye hep daha kötüsünü yaşıyoruz.
Zaten ağzımızın tadı kalmamış ki…,
Halbuki yapılması gereken, sorunu tespit edip, kökten çözmeye yönelmektir.
Çünkü biz, böyle üst perdeden konuşanlara alışmayacağız.