Kralın biri patlıcanı çok severmiş. Patlıcandan her bahsettiğinde, soytarısı da hemen kralı tasdik edermiş.

Kral; 'Patlıcan dolma gerçekten mükemmel bir yemek' diye konuşsa, soytarı atılır "Evet patlıcan dolmanın üzerine yemek tanımam' dermiş.

Kral patlıcan musakkadan bahsetse, "ah var mı patlıcan musakka gibi bir yemek'' diye sözü tamamlarmış.

Kral "Üç öğün patlıcan kızartma olsa yerim" dediğinde, "Bir ömür patlıcan kızartma yiyebilirim'' diye tasdik edermiş

**

Zaman geçtikçe kral patlıcandan bıkmış, hatta nefret eder olmuş. Bir gün "Bu patlıcan yemeğini nasıl yerler bilmem. Böyle lezzetsiz bir yemek daha olamaz" demiş.

Soytarı "Haklısınız kralım millette ne mide var. Aslında tüm patlıcan yemeklerini yasaklamak lazım" diye tamamlamış.

Soytarının daha önceki söylediklerini bilen bir kişi “Yahu! Daha düne kadar sen değil miydin patlıcan yemeğini öve öve göklere çıkaran?” diye sorduğunda soytarı omuz silkerek cevaplamış;

“Ben kralın soytarısıyım patlıcanın değil."

**

Yüksek kuru savunmaya çalışan tipleri izlerken, nereden aklıma geldiyse bu hikâye…

Bir zamanlar 1 liranın, bir dolara eşit olması ile övünüyorlardı.

Şimdi söylem değişti. “Düşük kur üretimi vuruyor” diyorlar.

Bak sen. Kıvırmaya ne güzel bir savunma…

İnsan kendini kaptırınca, avuçların patlayıncaya kadar alkışlayasın geliyor.

**

Neyse ki hikayeyi hatırlıyorum yeniden.

Şöyle bakıyorum; Hikayedeki karakterlerden farkları, kime hizmet ettiklerinin belli olmaması.

Açıkçası ben karar veremedim.

Siz söyleyin; Kimin soytarısı bunlar?

KRALIN mı?

DOLARIN mı?