Psikolog Alfred Adler'e (1879-1937)göre bir boyun eğen, bir de boyun eğdiren insan tipi vardir.

Boyun eğen insan; başkalarinin koyduğu kurallar ve yasalara gore yaşar ve bu tipler, hizmet etmek ve başkası için çalışmak için var hisseder kendisini.

Boyun eğdiren ise; 'nasıl herkesten üstün olabilirim' düsturuyla yola çıkar ve bir yöneticiye ihtiyaç duyulduğu anda işte buradayım diye ortaya çıkıverir, ki boyun eğen ağırlıklı Dünya nüfusunda konumlanmasi hiç de zor olmaz.

Adler'e göre,Evrensel yaşam görevinde başarılı olma gerekliliğinin üç yolu vardır.Birincisi, arkadaşlık kurma ki bu sosyalleşme, sosyal görev olarak tanımlanır.İkincisi, yakın ilişki oluşturabilme ki aşk ve evliliği örnek gösterebiliriz.Üçüncüsü, topluma katkıda bulunabilme, buna da mesleki görev ve sorumluluk örneklenebilir.

Psikiyatrist Harold Mosak (1921-2018) ve Rudolf Driekurs (1897-1972) Alfred Adler'in listesine, Sosyalleşme,Yakın ilişki,Görev anlayışına iki yeni gelişim görevi daha eklemiştir. Bunlar, kendi kendimizle iyi geçinebilmek yani kendimizi olduğu gibi kabul etmek ( kendimizle barışık olmak) ve yaşamımıza spirtual (değerler,yaşamın anlamı,yaşama amacı)bir boyut ekleyebilmek.

Şimdi, bireysel psikolojinin, kişilik tutum, duruş, davranışlarımıza getirilen tanımlamaların biz neresindeyiz? Varlıkların en gelişmiş olan İnsanın kendisine, çevresine, toplumuna, dünyaya borçlu olduğu yaşam sürecinde iyi olmaktan başka seçeneği olmadığı açıktır. Bunun için kendisi ile barışık, çevresi ile ilgili olmak bir başına çözemediği sorunlarda birlikten güç doğar anlayışında olmak, uyur-gezer olmamak gerekir.Aksi halde Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN ikaz ettiği gibi;
Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır."

Bütün bu yaşadığımız Ülke, Bölge, Dünya sorunlarının, azınlığın şeytani amaçlarına hizmet ettiğini görmek, buna dur demek, Uyanmak için çaresiz değilsiniz, ÇARE SİZSİNİZ...
Yük.İnş.Müh.M.Sait Köse