Tavlanın tarihinin Pers İmparatorluğuna kadar uzandığı tahmin edilmektedir.6. asır sonlarında Hint İmparatoru, aynı dönemin Pers İmparatoru’na gizemli bir hediye gönderir. Hediye, içinde bir mektup bulunan bir satranç takımıdır. Oyunun oynanışı ile ilgili bir açıklama yoktur, mektupta ise, Pers İmparatoruna adeta meydan okurcasına "Kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır, işte hayat budur” yazmaktadır. Pers İmparatoru, derhal çağın bilginlerinden birini görevlendirip bu oyunu çözmesini ve buna karşılık olarak da yeni bir oyun icat etmesini emreder. Bunun üzerine bilgin bir müddet çalışarak satranç oyununun tüm taş hareketlerini çözer ve bu bilmeceye bir cevap niteliğinde olan tavla oyununu tasarlayarak İmparatoruna sunar. Yine benzer bir mektupla Hint İmparatoruna gönderilen tavla oyununun mesajı ise şöyledir; "Evet, kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyor ise o kazanır. Ama biraz da şanstır, işte hayat budur...”
Tavla, ilhamını zaman kavramından alması nedeniyle de ilginç bir tasarıma sahiptir. Oyuna, zarların atılması ile başlanır.Ancak zarlar hileli, zar atan oyunculardan biri"zar tutma" denilen, dilediğine yakın sayıları getirebilme becerisi edinmiş ise oyunda denge kalmaz. Hile ile adil olmayan oyunun mutlak galibi belli olacağından rakip oyuncuda, seyircilerde bu oyundan zevk almaz. Düşünerek, bilerek, ileriyi görerek oluşturacağımız yaşamın temel kuralı, dürüstlüktür. Kurallara aykırı eylem ve söylemler olmamalı ki yaşamdan beklediğimiz zevke de toplam kaliteye de ulaşabilelim.
Kural dışılıklara baktığımızda, kötü örneklerin yetkiyi elinde bulunduran istismarcılar,düzenbazlar,gerçek yüzünü ve niyetini saklayanlar, liyakatsizler,bir kereden birşey olmazcılar, tarafından yaşamımıza dahil edildiğini görürüz.. Hele birde yetkiyi "tek adama" verdiyseniz.. Eyvahlar olsun. Ancak bundan olumsuz etkilenen çoğunluğun tepkisinin ya olmadığı veya cılız olduğu da açıktır. Örnek mi ? Deprem öldürmez bina öldürür, binlerce can verilir, önlemi alınmayan/olmayan binada çıkan yangın onlarca canın yanmasıyla sonuçlanır...Acemi şoförün kuralsız sürdüğü araç ya mala veya cana zarar verir.Ölen can borcunu ödedi diyelim..Ya sorumlular, yetkililer?? 3 Maymunu oynama... Gör artık, duy artık, söyle artık..
Demokrasi bir kurallar bütünüdür. Yöneteni de, yönetileni de hilesiz, yalansız, kurallı bir sürdürülebilirlik anlayışında olmalıdır. Toplumun tamamı yöneten veya yönetilen olamayacağına göre roller neyi gerektiriyorsa dürüstçe davranılmalıdır.Yönetim yetkisinin liyakatsiz kişi ve kişilerin eline verildiği toplumlar git gide çökmeye mahkumdur. Burada tavladan farklı olarak şansı veya şansızlığı yaratacak olan da yetkiyi veren Toplumun kendisidir. Yaşadıklarımızı sürü güdüsü ile,bilinçsizce, bilim dışı, kısmet,kader, fıtrata bağlayıp şans veya şanssızlık olarak irdelersek "elimizle edip, boynumuzla çekeriz" sözünü de unutmamalıyız. Yaşantımızda, ekonomik,sosyal,eğitsel,hukuksal,Güvenlik zaafiyeti ile yaşadığımız bu kadar olumsuz olayların, ehliyetsizlik, vurdum duymazlık, kuralsızlık, neme lazımcılık, sorumsuzluk, ben yaptım oldu anlayışı temelinde yaşandığını unutmamalıyız. Madem toplum halinde yaşıyoruz o halde yeri ve zamanı geldiğinde sorgulama hakkımızı kullanmalı,kural ihlali yapanı gereken uyarıyı KIRMIZI KART göstererek oyun dışına atmalıyız ki yaşadığımız hayat oyunundan zevk alabilelim.
Çaresiz değilsiniz, ÇARE SİZSİNİZ...
Yük.İnş.Müh.M.Sait Köse