Vatandaşın gündemi ortada. Bugün Türkiye’de insanlar hayatta kalmanın, geçinmenin, çocuklarının geleceğini güvence altına almanın derdinde. Ekonomik sıkıntılar, işsizlik, enflasyon, temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat artışları derken halk, her gün yaşam mücadelesi veriyor. Ancak siyasetin gündemine baktığımızda, sanki bambaşka bir ülkede yaşıyormuşuz gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Halkın günlük sorunlarıyla uzaktan yakından alakası olmayan, adeta gerçeklikten kopmuş tartışmaların içine sürükleniyoruz.

Bir gün bir siyasetçi çıkıp "Anayasa'nın değiştirilemez denilen maddesini değiştirelim" diyor. Başka biri, binlerce insanımızın canını yakan terör örgütü liderinin mecliste konuşmasını talep ediyor. Ülkenin temel sorunları karşısında bu açıklamaları duyan vatandaş haklı olarak soruyor: Gerçekten tek derdimiz bu mu?

Her gün cebindeki parayı idare etmeye çalışan, elektrik ve doğalgaz faturalarını nasıl ödeyeceğini düşünen, iş arayan, geleceğe dair umudu azalan vatandaş, siyasetin bu anlamsız gündemi karşısında kendini tamamen dışlanmış hissediyor. Her gün birkaç tane intihar vakası yaşanıyor, kimin umurunda. Halk açken, işsizlik tırmanmışken, ekonomide yaşanan sıkıntılar her geçen gün daha da büyürken siyasetçilerin gündemi nasıl bu kadar gerçeklerden uzak olabilir?

Kaba bir ifade olacak belki ama insanın, bu siyasilere “Neyin kafasını yaşıyorsunuz?” diyesi geliyor. Ülkenin dört bir yanında geçim sıkıntısı varken, milyonlarca insan temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, neden bu tür tartışmalarla gündemi meşgul ediyorsunuz?

Siyasetçilerin asli görevi, halkın sorunlarını çözmek değil mi? Neden vatandaşın günlük yaşamını iyileştirecek adımlar atmak yerine, bu tarz ayrıştırıcı ve kısır tartışmalarla vakit harcanıyor? Halkın öncelikleriyle siyasetin öncelikleri arasındaki uçurum giderek büyüyor. Oysa ki vatandaş, ekonomik refah, iş güvencesi, eğitim ve sağlık gibi temel meselelerin çözümünü bekliyor.

Sonuç olarak, siyaset gerçek sorunlarla yüzleşmeli ve halkın gerçek ihtiyaçlarına odaklanmalıdır. Bu anlamsız tartışmalarla oyalanmak yerine, vatandaşın geçim derdini hafifletecek, toplumun huzurunu sağlayacak politikalar geliştirmek zorundalar. Çünkü vatandaşın gündemi bellidir: hayatta kalmak, geçinmek ve geleceğe umutla bakabilmek.