Sayın milletvekilleri, günümüz hayat pahalılığı karşısında zar zor geçinen hatta geçinemeyen müvekkillerinizi düşünmemiş olmanızdan dolayı size bu açık mektubu yazıyorum.
Hani “Bir eli balda, bir eli yağda” denir. Bunu bir kenara lütfen yazın sayın beni de temsil eden vekilim.
Mecliste iktidara veya muhalefete mensup sizler bazı yasa çıkarılırken nasılda sözlerle çarpışıyorsunuz. Sanki silahşor olmuş, sözlerle birbirinizi ikna etmeye çalışıyorsunuz. Gerçi muhalefetin bir önerisi bile kabul edilmiyor ya!
İşin garip tarafı, kendinizin özlük hakları ile ilgili bir yasa olunca hep birlikte parmaklarınız EVET diyor. İçinizde hiç HAYIR diyeni duymadım.
Eski milletvekilleri ile sizleri karşılaştırdığımda arada dağlarla fark görüyorum.
Eskiden milletvekili için rica edilirdi. Şimdi milletvekili olmak için çan atılıyor.
Eskiden milletvekililer kolay kolay emekli olamazlardı. Gün doldurmak zorunda idiler. Şimdi içinizde 2000 lira ile BAĞ-KUR’dan emekli iken milletvekili seçilince hemen milletvekili emekli aylığına kavuşuyor, prim bile ödemeden. Hatta bir keresinde milletvekili olup emekli olmayanların gün doldurmaları için primi 2 yıl süre ile devletin ödemesi için kaldırdığınız parmaklarınızla yasalaşmıştı. İçinizden biri dahi itiraz etmemişti…
İnsanın inanamaması geliyor ama gerçek. Ağız sağlığınızda kaç adet implant diş yapılırsa hepsini devlet karşılıyor. Peki siz benim de vekilimsiniz; ben niye yaptıramıyorum sizin gibi; bana sayıca sınır koyuyorsunuz.?
Yemek çıkıyor TBMM mutfağında; nerede ise bedava bir fiyatla karnınızı doyuruyorsunuz. Zararı yine devlet yani bizler ödüyoruz.
Bunlar dışında sizlere tanınan maddi konular bizlere neden yok? Daha neler, neler!
Ha! Sizlere tanınan bu maddi durum var ya, bu particiliğinde şeklini değiştirmiş. Evvelden ülkeye hizmet için milletvekili olunurken şimdi milletvekillerine tanınan haklardan istifade etmek için milletvekili olunuyor.
İşin garip tarafı istediği gerçekleşmeyen partili bu sefer partisi aleyhine çalışıyor.
İktidar değişirse, hadi göreyim sizi, sizlere tanınan maddiyattan vaz geçmek için yasa çıkarın. Aylığınızı, en yüksek devlet memuru aylığı kadar olmasına çalışın.
Okuyanlar gülüyor gibi!
İşte “Bir eli balda bir eli yağda” olanlar.
İlk milletvekillerinin aylığının ne kadar olması gereği Gazi Mustafa Paşa’ya sorulduğun da “Öğretmen aylığını geçmesin.” dediğini herhalde sizlerde biliyorsunuz.
Soruyorum sizlere sayın milletvekilleri “Bugün sizin aylığınız, öğretmen aylığının kaç katı?”
Biliyorum cevabınız:
-!?
Orhan YALKIN