Değerli Dostlarım,

Yaşamınızda zaman zaman bunalmış ve sürüklenir halde hissetmişsinizdir. Hani dışarıdan bakıldığında normal görünürsünüz de içinizde tam bir fırtına hali mevcuttur. Neye baksanız hoşlanmaz, nereye gitseniz anlam bulamazsınız.

Pandemiyle birlikte bu hal daha kuvvetli şekilde kendini hissettirmiş olabilir.

Pandemi başladığında bir ohhh çektiğimi hatırlıyorum. Zira o dönem oldukça yoğun ve yorgundum. İş yoğunluğu, çocukların programları, evin işleri derken gece yatağın yolunu zor buluyordum. Eşim sürekli seyahat halindeydi. İstanbul’da olduğu vakit kolları sıvayıp yardım ediyordu, ancak burada olduğu sürece.

Pandemi başladığında virüs hepimizi eve gönderdi. Okula gitme, ofise gitme, tüm aktiviteleri kes, markete gitme, seyahat etme, evinde vakit geçir. Çocuklar okula gidemeyince okul dersleri çocuklara dijital ortamda vermeyi öğrendi. Ofise gidemeyince hepimiz işleri evden yürütmeyi öğrendik. Dışarıda yaptığımız aktiviteleri (hobiler) kesince bunları evde yapmayı öğrendik. Markete gidemeyince market ihtiyaçlarımızı evimize getirmeyi öğrendi. Seyahat edemeyince müzelere ve seyahat beldelerine dijital olarak gitmeyi öğrendik. Kısacası evimiz yaşam alanımız haline döndü. Kendi açımdan bakacak olursam fiziken ve ruhen iyileştiğimi ve yorgunluğumun bittiğini hissediyorum.

2020 yılı bittiğinde artık yaşamıma bu şekilde devam edebileceğimi düşünürken 2021’le birlikte, özellikle Nisan ayındaki 17 günlük tam kapanmayla bir şeylerin eksikliğini yoğun şekilde hissetmeye başladım. Bir süre ne olduğunu anlayamadım, ancak kapanma sonrasında neyin eksik olduğunun farkına vardım.

Diz dize göz göze kurulan insan ilişkileri.

Eksik kalan ve yeri doldurulamayan şey bu.

Pandeminin başında bana ohhh dedirten ve yaşamımı inanılmaz kolaylaştıran teknolojinin tek başına yeterli olmadığı bir noktaya ulaştığımızı sanıyorum.

İşte bu nokta bu günlerde sıklıkla beni bunaltmaya başladı. Günlük rutinim içinde ne yapmam gerektiğini biliyorum ancak yapmak istemiyorum. Bir insan görsem de iki laf etsek diye geçiriyorum içimden sürekli. Allahtan evde ailem var, bir de bu dönemi evde yalnız geçiren insanları düşündükçe bu bireylerin ne kadar bunalmış olduklarını tahmin bile edemiyorum.

Şimdi gelelim başlığımızdaki konuya.

Bunalmışlık ve ne yapacağını bilememe, artık günlük rutininde anlam bulamama haliyle nasıl başa çıkabilirsiniz?

Duygusal açıdan dayanıklı olmayı tercih eden biriyseniz (evet, bu bir tercihtir), içinde bulunduğunuz böylesi bir duygu durumunu fark edip bunu regüle edecek gücün kendinizde var olduğunu bilirsiniz. Ancak duygusal açıdan kırılgan bir bireyseniz (ki bu da bir tercihtir), bu ve benzeri duygu durumlarına hemencecik teslim olacak ve içinde sürüklenip duracaksınızdır. Seçim sizin. Hangisi olmayı seçiyorsunuz?

Eğer seçiminiz duygu durumunuzu regüle etmekten yana ise (ki umarım öyledir) size bilimsel olarak kanıtlanmış (*) 5 önerim olacak:

1. Duygusal olarak baskı altında olduğunuzda öncelikle sakinleşin ve duygu durumunuzu fark edin. Pas geçmeyin. Duygularınızı pas geçmeniz, onların içinde kaybolmanıza neden olacak ve sizi çözümden son derece uzaklaştıracaktır. Bunun bir adım sonrası depresyondur.

2. Bunalmışlık gibi düşük frekanslı duygularla karşılaştığınızda bu duyguların size neyi işaret ettiğini tespit edin. Bunlar içinde etki alanınızda olan konuları belirleyin ve bunlarla ilgili düzeltici aksiyonlarınızı ivedilikle planlayın.

3. İçten yanmalı motorunuzu, yani iç motivasyonunuzu her daim canlı tutun. Zira planınızı aksiyona dökmenizi sağlayacak yegane şey iç motivasyonunuzdur. Genelde motivasyonu dışarıda ve başka insanlardan gelecek cesaretlendirici cümlelerde ararız. Ancak motivasyon içeride üretilen bir şeydir. Dış faktörler onu sadece parlatır, yaratmaz.

4. Aksiyona geçin. Çoğu kez harika planlar yaparız ancak aksiyona geçmekte gecikiriz veya hiç aksiyona geçmeyiz. Lütfen not edin: Aksiyon, başarıyla başarısızlık arasındaki farkı belirleyen tek unsurdur.

5. Aksiyonlarınızı başarıyla tamamlamak için sizi destekleyecek insan grubuyla bağlantıya geçin. İnsanlarla ilişkilerinizi, hem sizi hem onları besleyecek şekilde, kazan-kazan ilkesi üzerine kurgulayın.

Nasıl? Bu 5 adımlık yöntem sizi bunaltan konu her ne ise ona derman olur mu dersiniz?

Araştırmalar olacağını kanıtlamış. Lütfen deneyin.

“Duygularınızı kontrol edin. Yoksa onlar sizi kontrol eder.” Çin özdeyişi

Sevgiyle,

(*) Daniel Goleman’in Duygusal Zeka kitabında konuyla ilgili bir çok bilimsel araştırma paylaşılmış. Lütfen okuyunuz.