Devlet olsun özel olsun, bir firmada maaşlı çalışan pek çok kişiden, özellikle pandeminin tetiklediği farkındalıkları takiben sıklıkla duyduğum bir istek var;

“Kurumsaldan ayrılsam da kendi işimi kursam. Yaşasın özgürlük!”

Ah, ne kadar güzel ve iç gıcıklayıcı bir istek.

Bu istek cümlesinin her bir kelimesi pek çok kapıyı açmaya muktedir bir anahtar niteliğinde. Maymuncuk misali. İtinayla ele alınmalı.

“Kurumsal” kelimesiyle başlayalım. Kurumsal bir firmada çalışmanın kariyere son derece büyük katkıları var. Bir girişimci vakti zamanında o işe sermaye yatırmış, büyütmüş, geliştirmiş ve sizle birlikte onlarca, yüzlerce, binlerce insana istihdam sağlayabilecek montana gelmiş. Böylesi bir ortamda hem iş yönetimi hem liderlik hem de teknik bilgi anlamında öğrenecek milyonlarca şey olmaz mı? Pek tabii olur. Kurumdaki kariyeriniz boyunca başarı gösterdiğiniz vakit kurum da sizi bir takım apoletlerle ödüllendirir. Yani bir takım mevkiler, makamlar. Çok doyurucu bir süreçtir terfi ve apolet süreci. Ta ki bu apoletlerin sadece size ait olduğu ve ömür boyu sizinle kalacağı yanılgısına kapılana kadar. Hele bir de apoletlerin öyle bir gizli riski vardır ki bu risk yıllar boyunca içten içe büyür ve siz bunun farkına bile varmazsınız. O da şu; apoletleri kendi benliğinizinle entegre edersiniz ve artık kendinizi içinizdeki Ben’e göre değil de apoletlerinizle dış dünyaya, hatta kendinize, tanımlamaya başlarsınız. İşte burası sapla samanın karıştığı nokta… Kendinizi kurumsal apoletlerinizle tanımlıyor ve bunlar dışındaki Ben’inizi göremiyor, tanımlayamıyor, hatırlayamıyorsanız, kurumsal yaşamdan ayrılmayı bir süre ertelemenizi tavsiye ederim. Ta ki yaşamdaki referans noktanız apoletleriniz değil de tekrar Ben’iniz olana kadar.

Yukarıdaki istek cümlesinin ikinci kelimesi “ayrılmak”.  Bu kelimeye ne anlam yüklediğinize dikkat edin. Kurumsaldan ayrılmak sizin için kurumsaldan “kaçmak” mı, yoksa daha iyi bir alternatifiniz olduğu için kurumsalla vedalaşmak mı, bunu değerlendirin. Çoğu zaman kurumsal firmalarda çalışanlar hop diye istifa edip alternatifsizlikten ve mecburiyetten yine tahammülle geçirecekleri başka bir iş ortamına giriveriyorlar. Kurumsaldan ayrılarak, tahammül ettiğiniz bir ortamdan tahammül edeceğiniz başka bir ortama geçmeyin. Boşuna zaman ve enerji kaybedersiniz.

Yukarıdaki istek cümlesinde haykıran bir başka ibare de “kendi işini kurmak”. Bu, ancak ve ancak şimdiye kadar omuzlarınıza, yakanıza taktığınız apoletleri çıkarttıktan sonra kendinizi özgüvenle, çekinmeden, gevelemeden ve nezaketle tanıtabildiğiniz zaman mümkün olur. Henüz bu noktada değilseniz işinizi kurmadan evvel apoletsiz Ben’inizi yeniden hatırlamak üzerine lütfen çalışın.

Yukarıdaki istek cümlesindeki son ve belki en ehemmiyetli ifade ise “özgürlük” ifadesi. Evet, kendi işiniz size finansal özgürlük sağlayarak yaşamınızın 5N 1K’sının kaptan koltuğuna geçmenizi sağlar. Ancak bu hiçbir şekilde “mutluluğunuzun” garantisi değildir. Özgürlük başka, mutluluk başka…..

Kurumsal firmasından ayrılmak isteyen değerli çalışan. Lütfen ayrılmadan evvel bu yazıda seninle paylaştığım her satırı dikkatlice oku ve üzerinde düşün.

Apoletlerin olmadan Ben’ini tanımlayabildiğin anda sadece kurumsaldaki işinden ayrılmakla kalmaz, yaşam standardını akla hayale gelmeyecek şekilde iyileştirirsin.

Son cümlemi tekrar oku.

Sevgiyle,