Başarını belirleyen zaferlerin değil, mağlubiyetlerin karşısındaki tavrındır
“Nihayetinde güneşli havalardaki yürüyüşün değil, rüzgarla ettiğin mücadeledir başarını belirleyecek olan. Işığın altındaki parıldaman değil, içindeki ve dışındaki karanlığı idare edişindir. Nasıl koştuğun değil, defalarca düştükten sonra ayağa kalkma şeklindir başarını belirleyecek olan. Zaferlerin değil, mağlubiyetlerinin karşısındaki tavrındır.”

- Yasmin Mogahed, Afrika, 2015 -

Yaşam spiral. Bir iniyor, bir çıkıyor.

Sükunetini kaybetmenin en büyük sebebi, yaşamın lineer olduğunu sanıp yaşam boyu sürekli kazanmayı beklemen.

Nafile beklenti.

Yaşam, sen ol diye var.

Ne mi ol?

Sen sen ol. Her halinle yaşamın içinde, yaşam boyunca var ol. Başarıda da, başarısızlıkta da özün gibi ol. Başarısızlık karşısında saklanma, kaytarma, korkma.

Sükunetinin başladığı (veya bittiği) nokta işte tam da burası. Başarısızlık anı.

Dikkat edin, yaşamınız boyunca içinden geçtiğiniz her tür eğitim, öğretim ve aldığınız tüm öneriler, tavsiyeler, nasıl başarılı olacağınızla veya başarısızlıktan nasıl kaçınacağınızla ilgilidir. Ancak karakteriniz, başarı anında değil, başarısızlık anında, bu durumu yönetme şeklinizle şekilleniyor. Dolayısıyla size verilen  “başarılı olmak için neler yapılmalı” önerilerini pek tabii dinleyin, not edin. Ancak başarısızlık anındaki B planınız mutlaka hazır olsun. En azından bu plan hakkında bir fikriniz olsun.

Yazılarımı okuyanlarınız bilirler, yaşamın dibine kadar tadını çıkartmak için benim naçizane önerim her daim dengede ve sakin olmanızdır. Dengenizi ve sükunetinizi yitirmenize sebep olacak tek şey ise başarısızlığa hazırlıksız yakalanmanızdır.

Dolayısıyla, şu an durun ve düşünün lütfen;

Başarısızlıklarım anında ben nasıl biri olmak istiyorum?

Sevgiyle,