Değerli Yaşamseverler,

Ne yapsak da şu yaşamı doyasıya yaşasak!

Yaşamı doyasıya yaşamak için yaşamda size verilen kısıtlı zamanı dolu dolu değerlendirmek lazım. Aksi takdirde zaman uçar gider.

Yaşamın tadını çıkartmak konusunda her kafadan bir ses çıkıyor.

Kimi diyor ki;

“Vakit nakittir. Zaman öldürme, hızlıca aksiyona geç.”

Bir diğeri diyor ki;

“Yavaşla. Koşturma içinde kendini kaybettin. Yavaşla ve hatta dur.”

Ben de diyorum ki bu ikisini birleştir.

Nasıl mı?

Vakit hakikaten nakit. Zira geçen haftaki yazımdan hatırlarsınız, bu hayatta ortalama 4.200 haftanız olduğundan ve bunu iyi değerlendirmeniz gerektiğinden bahsetmiştik.

Ancak yavaşlamak ve hatta durmak da bir o kadar önemli. Yaşam, yaşam olmaktan çıkıp anlamı olmayan bir koşturmaya döndüğü anda frene basmak lazım.

Yani uzun lafın kısası, yaşamda ne halde olduğunuzun farkında olup ona göre -gerekiyorsa- düzeltici aksiyonları almak lazım.

Dünü geri getiremiyorsunuz. Ancak vakit nakittir deyip hızlıca aksiyona geçmek adına, amacınızı, varış noktanızı, yapacağınız şeyleri ne uğruna yapacağınızı belirlemeden yola çıkarsanız, sizi temin ederim yaptığınız şeylerin hiçbiri yerini bulmayacaktır. Bu, zaman öldürmekle eş değerdir.

Dolayısıyla yavaşlamak ve durmak için en iyi zaman, bir şeyi yapmaya başlamadan evvelki zamandır. Önce hayal kur, amacını belirle, buna ulaşmak için adımlarını planla, sonra harekete geç.

Bir daha okuyun;

• Dur
• Hayal et
• Amacını belirle
• Amaca götürecek planı yap
• Planı uygula

Vakti en iyi nakde çevirme, yaşamı doya doya yaşama yöntemi budur.

Sevgiyle,