Bir kalite belirteci olan markalar hayatımızı ele geçirmiş durumda. Markalı yerden kahve içmek, yemek yemek, giyinmek günlük hayatta yaptığımız her faaliyette markalar kendilerine sağlam bir yer edinmiş durumdalar. Marka farkındalığı 7 den 70 e artık her yaşta insanı etkisi altına almış durumda. Öyle ki markaların replika ürünleri bile çok iyi satışlar elde etmekte… Diğer taraftan orijinal olmadığı takdirde replikası da olsa katiyen o ürünü giymeyen veya kullanmayan bireyler de mevcut. Peki çantada, ayakkabıda, telefondaki marka sembolü bize ne katıyor? İtibar, saygınlık, özgüven… Belki durum bu şekilde ama biz ayakkabıyı çıkarıp eve girdiğimizde bütün o itibar, saygınlık, özgüven kapının dışında kalıyor dememiz yanlış olmaz sanırım. Kumaş aynı, içeceğin malzemesi aynı fakat yeşil kadın sembolü olan bir bardakta içilen kahveyle sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ne kadar havalı oluyor kim bilir!
Artık ihtiyaçları karşılama çağını çoktan geride bıraktık, biz artık hazlarımızı ve zevklerimizi doyurma çılgınlığını yaşıyoruz. Dolayısıyla ortamlarda markaların tibarlarını kullanabilmek için minik sembollere büyük fiyatlar ödemeye devam edeceğiz… Her ne kadar acı bir gerçek olsa da, bu 21. yüzyıl dünyasının gerçeklerinden biri artık...