Her bayram öncesi konuşulur; Suriyelilerin bayramdan günler öncesinde ülkelerine gidişleri, bayramdan on, on beş gün sonra dönmeleri, yani Bayramlaşma izni.

Madem bayramda gidebiliyorlar, orada da kalsınlar.

Biz olaya böyle bakarken, Türk Alman Üniversitesi (TAU) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı ve TAU Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan konuyla ilgili yaptığı açıklamada:

“Suriyelilerin “bayram tatili” için Suriye’ye gitmelerine Türkiye özel olarak izin veriyor. Burada temel amaç sadece insani bir buluşma değil, Suriyelilerin ülkeleri ile bağlarının kopmamasıdır. Böylece gönüllü geri dönüş için zemin sıcak tutuluyor. Akrabalarını, arkadaşlarını, hemşerilerini, evlerini, bahçelerini hiç görme imkanına sahip olmayanlar çok daha kolay koparlar ve tam da o zaman Suriye’ye dönmek konusunda duygusal kopuş da yaşanır. Bu ziyaretler gönüllü geri dönüş politikasının bir parçası olarak okunmalıdır.”

Tamam gönüllü geri dönüş politikası olarak okuyalım da 11 yılı aşkın zamandır burada olan, ülkemizden konut alan, işyeri kurun insanların gitmesi çok da mümkün görünmüyor. Hele de burada doğan çocukların,  o bağı nasıl kurulacak?

Biz ülke olarak üzerimize düşeni yaptık. Zor durumda kalan insanları, hayatta kalmaya çalışanları aldık. Sahiplendik.

Gelenler aynı şekilde bizleri sahiplendiler mi? Benim o konuda şüphelerim var.

Bizim en büyük hatamız, kontrolsüz bir şekilde gelen herkesi kabul etmemiz. Sınır il ve ilçelerimizin demografik yapısı değişti. Buna izin vermeyecektik. Kilis’te, Karkamış’ta Gaziantepliden daha çok Suriyeli yaşıyor. Bugün o bölgelerde seçim olsa kendi adaylarını seçip meclise yollayabilirler. Ya da belediye başkanlığında ciddi söz sahibi olabilirler.

Gün geçtikçe çoğalıyorlar. Bizim de buna seyirci kalmamamız gerekiyor.