2007 yılının nisan ayında bu sütunlarda yayımlanan, ekonomiden sorumlu Ali Babacan beyden bahseden yazımı sizlere tekrar sunmak istedim.

            Siyaset de insan bu kadar mı değişir. Siyaset tıpkı bir sıvı gibi konduğu şekli alan bir olay mıdır? Ali Babacan partiden ayrılıp, yeni bir parti kurma çalışmaları yaparken eskiden söylediklerine sadık mıdır yoksa fikrini mi değiştirdi. Ali babacan bey ya o gün yalan söylemişti ya da bugün yalan söylüyor.

            Siyaset bu kadar sulanmamalı…

            Buyurun:

 

            “Maşallah Ali Babacan Beyefendi yerini bulmuş ne güzelde konuşuyor. Diyor ki “Ya halk anlamıyor ya da ben anlatamıyorum.”

            Neyi mi?

            Ülkemizde ekonominin çok iyi gittiğini (!)

            Ali beye göre Türk halkının anlama kabiliyeti zayıf. Enflasyonun düştüğünü bir türlü anlayamıyoruz. Ali bey enflasyonun düştüğünü söyleyip, yırtınıyor.

            Biz, enflasyonun hesaplama şekli dolayısıyla enflasyonun zahiri düşüşünü pek âlâ biliyoruz. Ama Ali beyin enflasyonunu anlayamıyoruz. 

Enflasyon hesabında, nazara alınmak üzere, malların konduğu sepeti işinize geldiği gibi kullanır, fiyatı artan malları sepetten çıkarır, fiyatı yerinde sayan, hatta düşen malları sepete korsanız size göre enflasyon düşer; laf anlamayan vatandaşa göre yükselir.

Siz, bir kişinin hayatını idame ettirebilmesi için nelere ihtiyaç duyduğunu bilip, ona göre sepete malları koysanız ve enflasyon hesabını buna göre yapsanız, bakalım enflasyon düşüyor mu, yoksa yükseliyor mu?

Sonra sormak gerekir Ali beye, madem ki enflasyon düşüyor, faiz neden yüksek?

Eğer takiye yapmadan, gerçek durumu söyleyebilseniz, siz o zaman görün Ali bey, halk anlıyor mu, anlamıyor mu?

Ne olur şu takiye yapmaktan vazgeçin!

                       

            Hani Ali Bey Baş Müzakereci ya! Ekonomiyi çok, hem de pek çok bilmese kendisini Recep Bey Baş Müzakereci yapar mıydı?

            Baş Müzakereci oldu da neyi müzakere etti; bir söyleyebilse? Bir konuda oturup da o konuyu karşılıklı olarak çözdü mü?

            Yoksa, AB yetkilileri ile sözüm ona, müzakere için oturduklarında bize yapmamız istenen şeyleri mi; bizleri rencide eden önerileri mi alıp getiriyor?

            Çıksın desin ki; şunu, şunu müzakere ettim; şu sonuca bağladım.

                                  

            Ali Babacan söylüyormuş da bizler anlayamıyormuşuz!

            Ali bey ekonominin çok iyi gittiğini söylüyor. Yani atıyor…

            Bir ülkede, dışa bağımlılık çoğaldıkça, dış borçlar, öküz mayısı gibi kat kat artıp yavaş yavaş kokmağa başladıkça, büyümenin ithalata dayanmasıyla, ekonomi borç ödeme esasına dayalı kaldıkça, söyler misiniz Ali Bey vatandaş sizi nasıl anlasın?

            Ali Bey’in ihracatımızın arttığını söylemesini neden anlayamıyoruz? Ali beye göre, herhalde anlayışımız kıt.

            Ekonomist Ali bey! İhracatın artışını söylerken, ithalatın durumunu da söylese bu halk geri kafalı değil, hemen söylenenleri anlar…

            Ama büyük insanlar (!), işlerine geleni söyler, işlerine gelmeyenleri es geçerler, tıpkı Ali Babacan gibi.”

                                  

            Yazıma Oacar Wilde’in şu sözleri ile son vermek istiyorum:

            “İnsanın doğası üstüne bilinen tek şey değişimdir. Değişim, insanoğlunun öngörülebilir tek niteliğidir. Başarısız sistemler, insan doğasının gelişmesine ve ilerlemesine değil de, değişmezliğine bel bağlayanlardır. On dördüncü Louis’nin yanılgısı, insan doğasının hep aynı kalacağına inanmasıydı. Bu yanılgı, Fransız Devrimi ile sonuçlandı…”

 

                                                                                  Orhan YALKIN