Yapılan büyük binalarla, ülkemizin itibar kazanacağını beyan eden ve buna inananların okuyup düşünmeleri ve de bir öğretmen olarak okuyacağınız konuları içime sindiremediğim için Sayın Yılmaz Özdil’in yazısını, sütunuma aktarmak istedim. 

            Bir ülkenin itibarı, büyük binalar yapmakla artmaz.

            Bir ülkenin itibarı, halkın geçinebilmesi için yakacak, gıda maddeleri dağıtmakla artmaz.

            Sosyal konuların ve kişilerle ilgili ekonominin yerlerde sürünmesiyle, o ülkenin itibarı artmaz.

            Şimdi lütfen itibarımızın ne hale geldiğini çok güzel satırlara döken Özdil’in yazısını birlikte okuyalım:

 

            “CİBUTİ İMAM HATİP LİSESİ

           

            Soma’da can veren 301 madencimiz arasında, sosyal bilgiler öğretmeni Şahin’le beden eğitimi öğretmeni Tezcan da vardı. Atamaları yapılmadığı için mecburen ocağa girmişlerdi.

            ***

            Matematik öğretmeni Kamil, öğretmen olarak atanmadı, Samsun’da liseye ‘hademe’ olarak atandı. Edebiyat öğretmeni Recep, Hakkari’de ‘ayakkabı boyacılığı’ yapıyor. Fen bilgisi öğretmeni Alev, İstanbul’da ‘palyaço’ oldu; öğrencilerin doğumgünü partilerine gidiyor. Müzik öğretmenleri Duygu ve Sevgi, Mersin ‘bandosu’nda karnet ve komo çalıyor. Türkçe öğretmeni Hüseyin, İzmir’de ‘köfteci’ oldu. İngilizce öğretmeni Aslı, Ankara’da ‘sekreter’ oldu.

            ***

            İstanbul Sultanahmet’te canlı bomba saldırısında hayatını kaybeden polis memuru Kenan, ataması yapılmayan fizik öğretmeni çıktı. Şırnak’taki pusuda şehit düşen polis memuru Muharrem, ataması yapılmayan Türkçe öğretmeniydi.

            ***

            Elektrik öğretmeni Murat, Ordu’da ‘inşaat işçisi’ olarak çalışıyordu, elektrik akımına kapıldı, rahmetli oldu. Üstelik o gün… Öğretmenler Günü’ydü.

            ***

            Kimya öğretmeni Gamze, otur otur, bunalıma girdi, Sinop’ta av tüfeğiyle canına kıydı. Beden eğitimi Alim, bekle bekle, dayanamadı. Aydın’da bileklerini kesti. İngilizce öğretmeni Esen, ha bugün ha yarın, psikolojisi bozuldu. Manisa’da beşinci kattan atladı. Ataması yapılmadığı için intihar eden 39’uncu öğretmendi.

            ***

            Türkçe öğretmeni Ramazan, İzmir’de öğretmenlik yapması gereken okullarda ‘servis şoförlüğü’ yapıyor. Sosyal öğretmeni Mesut, Kastamonu’da öğretmen olması gereken okulların önünde ‘bardakta mısır’ satıyor.

            ***

            Resim öğretmeni Yasemin, Samsun’da ‘makinist’ olarak iş bulabildi. Sosyal bilgiler öğretmeni Orkun, Giresun’da su tesisatçısı’ oldu. Fizik öğretmeni Ramazan, Ankara’da ‘çöpçü’ oldu., kağıt topluyor, kilosunu 50 kuruştan satıyor. Beden eğitimi öğretmeni Ahmet, Denizli’de ‘çaycılık’ yaptı, şimdi bi otelde ‘garson’luğa başladı. Elektrik öğretmeni Turan, Bursa’da ‘anketör’lük yapıyor, arada iş çıkarsa ‘badana’ya gidiyor. Türkçe öğretmeni Aybakır, haftada üç gün, günlüğü 40 liraya, Ankara’da marketlerin ‘tanıtım standları’nda duruyor. Resim öğretmeni Kadri, Edirne’de ‘kaldırım taşı’ döşüyoır.

            ***

            Peki ya ataması yapılanların durumu ne? Her iki öğretmenden biri, kredi kartı borcunu ödeyemiyor. Her beş öğretmenden dördünün, bankalara borcu var. Her beş öğretmenden ikisi, bankaların kara listesinde… Her beş öğretmenden ikisi, borçları nedeniyle malını kaybetti; altınını, otomobilini, babadan miras arsasını kaybeden var. Her beş öğretmenden ikisi, geçinebilmek için ek için ek iş yapıyor.

            ***

            Tayyip Erdoğan’ın milli eğitim vizyonu ‘oku, düşün, uygula, neticelendir’ kelimelerinden oluşuyor. Başharflerini yan yana diziyorsunuz, ‘ODUN’ çıkıyor!

            ***

            Hal böyleyken…

            Afrika’ya gitti, cemaat okullarını kapatın, biz yenisini açalım dedi.

            ***

            Buraları şahane halletti.

            Sıra Etiyopya’yla Cibuti’ye geldi.”

            ***

            Yabancı ülkede okul yaparım demenin yanı sıra içerideki durumun bu hallere düşmüş olması, ancak şu şekilde ifade edilebilir: Amaç eğitimi çökertmek; çünkü cahil insanları yönetmek kolaydır.

 

 

                                                                                  Orhan YALKIN