Yolunuz herhangi bir ortaokul ve liseye düştüğünde, okul binasının girişinde, salaş bir masaya oturmuş, önünde eski bir kayıt defteri bulunan bir-iki öğrenciye rastlarsınız. Çekinerek, sizden kimlik sorarlar, kimle görüşmek istediğinizi, kısık bir sesle de olsa öğrenmeye ve sizi yönlendirmeye çalışırlar.
Bu öğrenciler, o gün okuldaki “Nöbetçi öğrenciler”dir.
Öğrenciler nöbet mi tutar, diye sormayın, tutar. Hem de yönetmelikle hüküm altına alınacak kadar sağlam bir altyapıyla nöbet tutar.
Ortaokul ve liselerde öğrenim gören öğrencilerin, okullarda tutmak zorunda oldukları nöbetlerle ilgili düzenlemeler şu şekildedir;
MEB İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin, “Öğrencilerin Nöbet Hizmetleri” bölümünde yer alan 138.maddede, “ Küçük yaşlardan itibaren görev ve sorumluluk duygularını geliştirmek, okulun yönetim işlerinde görev almalarını sağlamak amacıyla ortaokul ve imam-hatip ortaokulu öğrencileri, okul yerleşim alanı içinde nöbet görevlerini yürütürler. Yatılı/pansiyonlu okullarda yemekhane ve yatakhane nöbeti tutulur. Nöbetle ilgili görev ve sorumluluklar, okul yönetimince yazılı olarak belirlenir ve nöbetçi öğrencilere duyurulur.
Nöbetçi öğrenciler yazılı ve uygulamalı sınavlara katılırlar.” hükümleri yer alır.
MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin, “Öğrenci nöbetleri” başlıklı bölümünde yer alan 33.maddede de şu hükümler yer almaktadır; “(1) Öğrencilerin görev ve sorumluluk bilincini geliştirmek, okulun yönetim işlerine yardımcı olmalarını sağlamak amacıyla öğrencilere nöbet görevi verilir. Ancak öğrencilere personelin yapması gereken, bedeni çalışmayı gerektiren, eğitim ve öğretimle ilgisi bulunmayan görevler verilemez. Nöbet yerleri, nöbet günleri, nöbetin başlama ve bitiş saatleriyle nöbetçi öğrencilerin görevleri okul yönetimince belirlenerek duyurulur.
(2) Nöbetçi öğrenciler, nöbetçi öğretmene, nöbetçi müdür yardımcısına veya okul müdürüne bilgi vermek şartıyla yazılı ve uygulamalı sınava girerler. Öğrencilerin nöbet tuttuğu günler devamsızlıktan sayılmaz. Pansiyonlu okullarda yarıyıl ve yaz tatili dışındaki hafta sonu ve diğer tatil günlerinde de nöbet görevi verilebilir.”
Öncelikle, bu yönetmelikler çerçevesinde, öğrencilere sorumluluk duygusu kazandırmak ve okulun yönetim işlerine yardımcı olmak amacıyla, nöbet tutturmak gerekçesinin, pedagojik bir yönünün olmadığını ifade etmek gerekir. Öğrencilere sorumluluk duygusu ancak öğretimsel faaliyetler, grup çalışmaları, bireysel etkinlikler, sportif faaliyetlere katılım ve etkin görev alma şeklinde verilebilir.
Üstelik okulların güvenlik işlerinin hizmet satın alınması yoluyla özel güvenlik şirketlerine havale edildiği günümüzde, okullarda öğrencilere, güvenlik görevlisi ya da danışma görevlisinin görevlerinin benzerini yaptırmaya çalışmak, hem gereksiz, hem de öğrencileri duygusal açıdan yaralayıcı bir uygulama olacaktır.
Zaten uygulamada öğrencilere, nöbet tutma yerine çoğunlukla, getir-götür işleri, idarecilere çay-kahve servisi (Hassas ve duyarlı idarecileri tenzih ediyorum) gibi işler yaptırılmakta ve nöbet hizmetleri, uygun olmayan amacına da ulaşmamaktadır.
Konunun çok önemli bir başka yönü de, nöbet tutulan günde derslere giremeyen öğrencilerin, o günkü derslerde anlatılan konuları kavrayamaması sonucunun ortaya çıkmasıdır. Gerçekten konuyu abartmadan ifade etmek isterim ki; günde 7-8 saat ders yapan ortaokul ve liselerde bir dersin bile kaçırılması, öğrenci için telafisi zor durumlar yaratmaktadır.
Toplumun askeri vesayetten arındırılmaya, askeri uygulamaların izlerinin silinmeye ve sivil demokratik uygulamaların toplumda başat hale gelmeye başladığı bir süreçte; okullarımızda, askeri dönemi çağrıştıran nöbet uygulamalarının, öğrencilere herhangi bir yararı olmadığı gibi, onların derslerden geri kalmalarına da yol açtığı kabul edilmelidir, Bu nedenlerle, bu uygulamanın zaman geçirilmeden uygulamadan kaldırılması yerinde olacaktır.
Öğrencilere sorumluluk duygusu verilmesinin yolu, onları birer bekçi ya da güvenlik görevlisi gibi bina girişinde dikmekten değil; sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetlere katmaktan geçer.