Maç 90 dakika…
Ama tartışmaları, bir sonraki haftaya kadar devam ediyor.
Maç sonrası spor programlarını, izliyor musunuz?
Programın başında biraz futbol konuşup, programın sonuna kadar hakem irdeleniyor.
Ama dert hataları görmek değil, suçluyu ilan etmek.
“Biraz geri alalım…”
“Geniş açıdan görüntü var mı...?”
“Pilottan görüntüye tekrar bakalım…”
Sanırsınız; futbol 11’er kişiden iki takımın değil, bir orta ile iki yan hakemin seyredildiği bir spor dalı…
**
Oyun sistemi, takımda iyi ve aksayan yönler yerine, hakemi konuşmamızı istiyorlar.
Kazandığımız maç sonrasında bile, rakibimizin maçında yapılan hatayı konuşuyor, galibiyetin keyfini sürmeyi beceremiyoruz.
Sosyal medyadaki tartışmalara bakın, insanlar kendi takımını değil, rakip takımı daha fazla takip eder hale gelmiş.
Rakip takım kollanıyor mu, penaltı verilmeli miydi, kırmızı kartı es geçtiler mi?
Evet; kazanmak güzel, rakibini alt etmek harika bir duygu.
Ama ya bu oyundan keyif almak?
Futbolun eğlence tarafı yok bizde.
Biz keyif alamıyoruz artık. Takımımız kazansa da mutlu olamıyoruz.
Taraftar yaptılar bizi. Körlemesine taraftar…
İyi günde, kötü günde takımının yanında olmayı,
Takımının yanlışını da savunmaya evirdiler.
Takımımızın yanlışını, rakibimizin yanlışı ile savunur olduk. İki yanlışın bir doğru etmediğini unutturdular bize.
Kazanmak için her yolun mübah olduğunu kazıdılar kafamıza…
**
Futbola bakış açımız, toplumsal yapımızı ortaya koyuyor aslında.
Futbolu yönetenler de taraftarı idare etmek için siyasetteki başarılı örneği aldılar. Sonuçta hitap edilen kitle aynıydı.
Kulüp başkanları, taraftarları ayrıştırmayı başardılar, çok rahatlar artık.
Yapılan yanlışlarını körlemesine destekleyen, başarısızlıklarını yapıya, organizasyonlara bağlayan bir kitleye sahipler. Kimse onları tartışmıyor.
Siyasete ne kadar benziyor değil mi?
**
Siyasette dış güçler varsa;
Futbolda da hakemler var işte.
Biz iyiyiz, süper bir takım kurduk, ama o dış güçler, pardon hakemler var ya, başarılı olmamızı istemiyorlar…
“Dünyanın süper gücüyüz, büyük potansiyele sahibiz, ülkemiz büyük zenginliklere sahip, ama dış güçler buna müsaade etmiyor” söyleminden kopyala yapıştır yapılmış sanki.
Bizim dışımızda herkes suçlu…
Bizim dışımızda herkes yanlış…
Bizim dışımızda herkes hain…
**
Çözüme yönelik soruyu kimse soramıyor.
85 milyonluk nüfustan neden şöyle iyi 100 futbolcu çıkaramıyoruz...?
Hadi onların tarafından bakalım;
85 milyonluk nüfustan neden şöyle adam akıllı 10 hakem çıkaramıyoruz...?
Günübirlik çözümler, günü kurtaracak eylemler daha kolay geliyor.
Kimse futbolumuzun ve takımlarımızın adım adım bataklığa saplandığını dile getiremiyor.
Çünkü hepimiz taraftarız…
**
Futbol yöneticileri, günü kurtarmak adına, yabancı futbolculara milyonlar dökmeyi tercih ediyorlar. Kulüpler milyonlarca dolar borca batmış, kimin umurunda.
Hakem konusunda da günübirlik çözümü buldular;
Başka ülkelerin liglerinde görev yapan, “VAR hakemlerini” kurtarıcı olarak önümüze getirdiler.
Yabancı hakem geldi, Türk Futbolu kurtuldu.
İnanın inanabilirseniz…
**
Sahi; hep futbol, siyasetten örnek alacak değil ya.
85 milyondan 600 kişi çıkaramıyorsak, partilerimize de yabancı transfer izni mi versek?
Meclis başkanlıklarına, bakanlıklara da VAR Hakemi uygulaması son derece mantıklı.
Diğer ülkelerin meclislerinden getirelim görevlileri…
**
Bunları ben söylüyorum diye de kızmayın bana.
Bunları, tuttukları partinin lideri söylediğinde, avuçları patlayana kadar alkışlayacak milyonlarca TARAFTAR’ı görünce şaşırır kalırsınız…