Dünden devam…

“Önsöz”deki, “Antep savunmasının ardından uzun yıllar herkesin bahsettiği Telgraf Defteri'ni inceleyip ortaya koymak bizlere nasip oldu” ifadesi asla gerçekçi ve doğru bir ifade değildir. Çünkü yukarıda adı geçen defter, Kasım 2015’de tarafımdan yayınlanmış ve basın yoluyla kamuya da duyurulmuştur.

            Yakar’ın bu kitabındaki, diğer bir husus da, defterdeki belgelerde Mustafa Kemal ismi geçmesine rağmen, “Önsöz”ünde, Mustafa Kemal ya da Atatürk ifadelerine asla yer verilmemiş olmasıdır. Bu tutum çok düşündürücüdür.

            Yakar, kitabının “Sonuç” kısmında, “Büyük Millet Meclisi, Antep savunmasının devam ettiği günlerde, yoğun olarak Batı Cephesine ağırlık verdiği için, daha lokal kalan Antep'e fazla bir şey yapamamıştır; fakat savunmayı idare eden komuta heyetini bizzat görevlendirmiştir…”. Bu cümle, tamamen gerçek dışı ve talihsiz bir beyandır ve Sayın Yakar, bu iddiasının dayanağını, kısa bir zaman zarfında, açıklamak zorundadır, aksi halde, Büyük Millet Meclisini (T.B.M.M.) ve kurucusu olan Mustafa Kemal’i suizan (su’izan) altında bırakmış olacaktır.

            Sayın Yakar, Milli Mücadele’nin Programı ve Stratejisine aykırı düşüncelerini, kitabının “Sonuç” kısmında daha da açık bir dille ifade etmiştir:  “Antep savunmasını, sevk ve idare eden Heyet-i Merkeziye, Ayıntab Mutasarrıflığı’na bağlı olarak hizmet vermiş, Etraf-ı Şehir Cepheler Kumandanlığı da Heyet-i Merkeziye'nin emrinde görev yapmıştır”.  Yakar’ın bu ifadesi, öncelikle defterdeki yazışmalara tamamen aykırıdır. Yakar, bu ifadeyle, defterde adı geçmesine rağmen, Mustafa Kemal’i, Milli Mücadele’nin Programını, Genelkurmayı ve Sivas Kongresi kararlarını Ayntâb savunmasında yok saymıştır. Oysa Mustafa Kemal, Sivas Kongresinde, Milli Mücadele’nin Programını ve savunma stratejisini hazırlamış ve bu doğrultuda harekât gerçekleştirilmiştir. Bütün bunları bilmeden, tarih ilmi konusunda, bir edebiyatçının, lisede aldığı tarih bilgisi ile ilim adına, beyanda bulunması, üstüne üstlük, yalan-yanlış ifadelerle kitap yazması, ilim adına utanç verici bir husustur. Daha da vahimi, bu tür tutumların kuşkusuz desteklenmesidir. Neden? Her şeye rağmen kimin ya da kimlerin amacı nedir? Bütün bu hususların ilgili birimlerce araştırılması gerekir.

            Yakar, s. 29: “….defterin başlığında Etrâf-ı Şehir Cepheler Kumândanlığı Tahrirât ve Telgraf ve Telefon ve Tamîm Defteri,  13 Teşrîn-i sânî (Kasım) 1336 yazılıdır.  ….Defter Müze Uzmanı Ü. Gülsüm Yaprak Pusat’ın gayretleri sonucu ortaya çıkarılmıştır. Defterin ilk sayfasında yukarıda verdiğimiz başlığın yanında 12.11.1336 tarihi düşülmüştür”.  “…Defter 111 sayfadır…”. “Zira Antep savunması 1 Nisan 1336/1920'de başlayıp 8 Şubat 1921’de sona ermişti. Son belge ise 580 numaralıdır. Defterdeki en son tarih 7 Şubat 1337/192l'dir”. Yukarıda adı geçen kitabın 29. sahifesinde yer alan bu cümleyi analiz edelim:

 

“…defterin başlığında Etrâf-ı Şehir Cepheler Kumândanlığı Tahrirât ve Telgraf ve Telefon ve Tamîm Defteri,  13 Teşrîn-i sânî (Kasım) 1336…” ifadesi yoktur. Defterin başlığında, Etrâf-ı Şehir Cebheler Kumândanlığı Tahrirât ve Telgraf ve Telefon ve Ta’mîm Defteri,  13/11/336…”  ifadesi yazılıdır.  “Defter Müze Uzmanı Ü. Gülsüm Yaprak Pusat’ın gayretleri sonucu ortaya çıkarılmıştır” ifadesi gerçek değil, çünkü adı geçen defteri ben daha önce yayınlamıştım. “Defterin ilk sayfasında yukarıda verdiğimiz başlığın yanında 12.11.1336 tarihi düşülmüştür” ifadesindeki tarih yanlış okunmuş, doğrusu, 13/11/336’dır. Yakar, bu sahifede “…Defter 111 sayfadır…” diyor, önsözde ise 110 sahifedir diye yazmış. Bir türlü karar veremiyor galiba, çünkü ikisi de yanlış, eldeki mevcut defter 106 sahifedir. Yakar, “Antep savunması 1 Nisan 1336/1920'de başlayıp 8 Şubat 1921’de sona ermişti” diye yazmış ancak bu tarihlerin ikisi de yanlış, çünkü bütün belgeler, Ayntâb savunmasının 17 Aralık 1918’de başlayıp 25 Aralık 1921’de sona erdiğini yazıyor. Sayın Doçent bunu da bilmiyor!!! Ne yazık ki, Yakar’ın, defterde “son belge ise 580 numaralıdır” ifadesi de yanlış. Çünkü defterde 580 numaralı bir belge mevcut değil. Kitapta, neden ve niçin bu kadar çok çelişkili ifadelere yer verilmiş acaba? Birçok bilgi neden çarpıtılmış ACABA? ŞAHSEN BENİM ZİHNİM BULANDI. Defterdeki en son tarih, Yakar’ın iddia ettiği gibi, “7 Şubat 1337/192l” değil, 6/7.2.37 tarihidir.

 

Yarın: SELAHATTİN ADİL’İ NASIL BECERİKSİZLİKLE SUÇLARSIN?