Sevelim, sevilelim... Bu dünya kimseye kalmaz diyen Yunus Emre ne güzel de demiş.
Ne lüzumu vardı ateşten köynek olan kinin ve nefretin zırhını ruhun üzerine geçirerek elemkarane bir azaba giriftar eylemeye?
Ne luzumu vardı hep o ilk adımı karşıdan beklemenın kibriyle yanıp tutuşmaya! Değil midir ki seven bir yürek, dünyanın en güçlüsüydü,ruh-u revanıydı.
Ne lüzumu vardı en büyük mutluluğumuz olan, sevildiğimize inanmış olmanın inancını kırmaya! Halbukı sevmemek acıyken,sevılmemek daha büyük bir karanlıktı!
Ne lüzumu vardı karanlıklara gark olup,kaybolmaya! Biliriz ki, insanın hamuru sevgiyle mayalanmış,merhamet ve adaletle lezzet bulmuştu. Yanılıyor muyum ?
Ne lüzumu vardı yaşamın temeli olan sevgiyi baltalamaya! Oysa seven yaşamaya yeniden başladığını hissedip, şems gibi uyanmıyor muydu her sabaha ?
Ne lüzumu vardı kem-dil olmaya? halbukı hangi kötülük seven muvaffak olmuş şu fani alemde? Hangi zulümkar, bu fena alemin mülkünde ebedi saadet sürmüş?
Ne lüzumu vardı sevmek için sıkışmaya hazır ve nazır olan sol yanı ihanet ve ateşle barutlamaya? Oysa kalbin en büyük dramıydı sevmekten vazgeçmek.
Halbukı ona sadece 'sevmek öğretilmişti' ne lüzum vardı şimdi onu nefretin ve hasetin sancısıyla sızlandırmaya.
İnsan sevmeyi öğrendiği vakit tekemmül ederek,hakkani bir mutluluğa uçmuyor muydu yoksa ? Ne güzeldi;
güzel sevebilmek, kırmadan, dökmeden, yormadan, acıtmadan,incitmeden kucak dolusu muhabbetle sarılmaya.
Rahman'ın bütün yarattıklarını ayırtetmeksızın sevmek;
Hayatı ve yaşamı,dökülen her bir yaprağı, yıldızı ve mehtabı, hayvanatı ve nebatatı,insanı ve her bir
zerreyi sevdiğinde anlayacaksın şu çekılmez zorlu hayat yolculuğunun nasılda güzel geçtiğini...
Evet fevkalbeşerin en muhteşem techızatı olan yüreğini, güzel tasvır eylemıs şu kıssayla devam edelım;
Hintli bir adam suyun içinde zar zor ilerlemeye çalışıyormuş. Bu sırada yanına bir akrep yanaşmış.
Adam akrebi kurtarmak istemiş ve parmağını ona doğru uzatmış. Fakat akrep adamın bu hamlesinden sonra adamı sokmuş.
Hintli adam bu duruma çok şaşırmış fakat yine de tekrardan parmağını akrebe doğru uzatmış. Akrep tekrar adamın parmağını sokmuş.
Bu olayı gören başka bir adam kendisini sürekli sokan bu akrebi kurtarmaktan vazgeçmesi gerektiğini söylemiş. Hintli adam buna şu şekilde cevap vermiş:
-Akreplerin doğasında sokmak vardır. Fakat ben insanım. İnsanın doğasında ise sevmek vardır. Akrebin doğasında sokmak var diye kendi doğamda olan sevmekten mi
vazgeçeyim?