Atatürk dini bütün ve İslam’a önem veren bir kişi idi. Atatürk dine ve dindara bakışını şöyle ifade ediyordu:
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve Resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki, Kur’an-da ki naslardır. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir, temel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Haktır.” (Atatürk’ün Söylevleri ve Demeçleri Cilt 11, sayfa 94-95)
***
Ülkemizde çok hem de pek çok insan Kur’an-ı okuyamadığı için dinini bilmiyor. Ancak kulaktan duyma doğru-yanlışlarla İslam’ı yaşamaya çalışıyor. Bu bakımdan Atatürk:
“Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kur’an Türkçe olmalıdır. Türk, Kur’an-ın arkasından koşuyor, fakat O’nun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arasında koştuğu Kitap’ta neler olduğunu anlasın.”
Geçen günkü makalemde herkesin Kur’an-ı anlayabilmesi için kendi dili ile okumasının Yüce Allah’ın emri olduğunu gösteren ayetlerden bahsetmiştim.
***
Atatürk Peygamberimiz sas için bakın ne diyor:
“O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür. Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmasıdır. Bu küçük harpte bile askeri dehası kadar siyasi görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed bu harp sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralanmasına bakmayarak galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi.”
Atatürk Peygamberimiz sas için devam eder:
“O’nun Hak Peygamber olduğundan şüphe edenler, Bedir destanını okusunlar. Hz. Muhammed’in bir avuç imanlı Müslüman’la mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir’de kazandığı zafer, fani insanların kârı değildir. O’nun Peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır.”
***
Gerek savaşlarda gerekse savaş sonrası Atatürk zaman zaman Kur’an okutur ve yanında bulunanlarla beraber dinlerlerdi.
***
Atatürk’e dinsiz diyenler, yanlış yoldalardır. Atatürk dini bütün İslam’a ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’de inanmış bir kişiydi.
Orhan YALKIN