Kravat, bir boyun bağıdır. Kelimenin aslı Fransızca cravate: Hırvatlar anlamında kullanılan croates’ten gelmektedir. Hırvatlar, boyunlarına uzun bez kurdeleler takarlardı. Bundan dolayı çeşitli kumaş ve derilerden yapılmış boyuna takılan ve kendine has bağlama şekli olan boyun bağlarına da kravat denmiştir.
Savaşa giden Hırvat askerlerini uğurlayan eşleri, sevgilileri, anneleri başlarından çıkarttıkları atkıları, sevdikleri adamların boyunlarına bağlamış ve birer düğüm atmışlardı. Bir yandan evlerinden uzakta oldukları sürece bu atkıları her gördüklerinde kendilerini ve evlerini anımsamalarını istiyor, bir yandan da attıkları özel düğümlerin erkeklerini kötülüklerden koruyacağına inanıyorlardı. Fransızlar otuz yıl savaşları sırasında paralı asker olan Hırvatlarla karşılaşmışlar. Hırvat askerleri boyunlarına çepeçevre dolayıp püsküller halinde aşağı sallandırdıkları ve uçlarını rozetle birleştirdikleri şık boyun bağlarını gördüler. Bunun bir sembol olarak kullanımı modern Avrupa’da gerçekleşti. Fransız aristokrasisi arasında 1650’lerde moda haline geldi.
Romalıların da özellikle soğuk mevsimlerde sefere çıktıkları zaman benzer bir yolla boyunlarını kapattıkları bilinir. Çin Kültürü’ndeki bir inanış, bu basit açıklamayı da havada bırakmış oldu. Çin kültüründe ademcik kemiği bedenin önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor ve yaşam enerjisinin çıkış noktası olarak görülüyordu.
Çinli askerlerin boyunlarına taktıkları eşarpların, ademcik kemiğini korumak amacı gütmüştü. Değişik bilgiler olmakla birlikte boyun bağlarının 30 Yıl Savaşları’nda popüler olduğu kabul edilir. Kravatın erkek yaşamına katılmasıyla birlikte ciddi bir sorun da doğmuş oldu. Osmanlı’da ilk defa Tanzimat’tan sonra değişik tipte görülen kravata zamanla alışılmış ve erkek giyiminin bir parçası haline gelmiştir. Osmanlı İmparatorluğu içinde kravat takan ilk padişah Sultan Abdülmecid olarak biliniyor. Batılılaşma hareketleri etkisinde öncelikle aydınlar arasında kendine yer bulan kravat, padişahın da tercihi doğrultusunda devlet dairelerine girmiş oldu.
Cumhuriyetin ilanı ve kılık kıyafet devriminin etkisiyle önce kentlerde ardından kasabalarda yaygınlaşan kravat kullanımı, bir süre sonra halk arasında popülerliğini yitirdi ve ‘özel günlerin sembolü’ olarak gardıroplara kaldırıldı. Sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte gardıroplardan çıkartılan kravatlar iş yaşamının kıyafet unsurlarından biri olarak günlük hayatımıza girerken, devlet geleneğinde etkisini hep sürdürdü. Bugün, devlet memurları, lise öğrencileri ve iş dünyası için olmazsa olmaz bir zorunluluğa dönüşmüş gibi görünüyor.
Kravat, bugün dünyada yaklaşık 650 milyon kişi tarafından kullanılıyor ve yılda satılan kravat sayısı ise 800 milyonu buluyor. 1960’ların sonu, 1970’lerin başında otoriteyi, düzeni temsil ettiği gerekçesiyle ciddi bir darbe yiyen kravat kullanımı, 1980’lerde yeniden gündeme oturmayı başardı.