Mütemadiyen katledilen kadınların, sayılarının  ardı arkası kesilmiyor. 

Yine ürkütücü bir haberle uyandım bu sabaha.  Teknolojinin ve sosyal medyanın verdiği alışkanlık bizi elektronik cihazlara daha da bağlı kılıyor. Sabah-akşam, kör kütük bu cihazlarla yatıp kalkıyoruz. Gözlerimizi ovalamadan açar açmaz dünya gündemi bas ucumuzda , insanlığın birbirine bir o kadar yakın, bir o kadar uzak olduğu mecrada; güne gün devam eden serüvenleri takip edip okuyunca, doğrusu mülâhaza etmekte güçlük çekebiliyoruz.

Hemencecik, "vay be daha neler göreceğiz" demenin şokları içinde kaybolup gidiyoruz ötelere. Zihin bir anlık düşünedurup, tekrar eski dünyasında, hayatin devam ettiği yere gelerek, olanları garipseme, anlama  yoluna gidiyor. Evet gözlerimi acar açmaz okuduğum haberler beni o an tüketmişti. Kanımın vücudumdan çekildiğini hissediyor, donuk ve şaşkın bakışlarla irkilmiş bir ruh hali, karmaşıklıklar içinde başı dönen iç dünyamın sarsıntısıyla na-çar kalmıştım. 

Olaylar şunlardı: 

(1)

"24 yaşındaki Merve Aslan, kardeşi Mustafa Aslan tarafından öldürüldü. Göz altına alınan adam, ablasını ailesinin "namusuna leke getirdiği" icin öldürdüğünü söyledi. Olay yerinde geriye Merve’nin çantası ve okuduğu kitaplar kaldı. 

 

(2)

Boşanma aşamasındaki eşini öldürüp otomobilde 2 saat gezdiren Eren Erdoğan’a iyi hâl indirimi uygulandı.

 

Hulâsa vak'a yerinde sadece kızcağızın kitapları mı kalmıştı? 

İstikbaline muntazır bir kızın bütün planları ve yasamak isteyip te yasayamadığı her şey ama her şey, soğuk bir noktayla tamamlandı. Geleceğe doğru yol alacakken her şey " namus temizliği" ile son bulmuştu.

Çünkü namus sadece iki bacak arasından ibaretti. Öldürünce, günah temizlenmiş, namusun paklığı ayyuka çıkmıştı. Namus, şeref ,haysiyet, onur daha sayabileceğim bir çok kavram yerine oturmuş ve insanlığı düzeltmiş oluyordu. " Vay be ne iffetli bir toplum olduk simdi"... 

 

Adama eşini öldürmek yetmemiş gibi tahmin yürütmek istemediğim ruh halleriyle zavallı kadının cesediyle iki saat otomobilde entrikalarda ölüyü ufak bir geziye çıkarmış. 

Gülsem mi ağlasam mı ? Düşüncelerimi ifade edip ,yazarken ; 

Aralarında ne geçti de bu adam bu caniliğe kalkıştı ? Sorusunu sormaktan kendimi alamadım bir süre.  Öte yandan her ne kadar tahrik edici bir durum söz konusu olsa da cinayet için bir sebep ve neden değildir, olamaz.! 

Anlaşamıyorsundur , ihanet vardır,  temizinden uzaklaşırsın biter. Kırılan gururu cinayetle onaramazsın.! Nakıs bir bakış açısı, cehalet, bocalama, yanlış hırs, inanç eksikliği, yetişme bicimi, insanı olaylar karşısında her türlü hataya sevk eder. 

Her şeyi geçiyoruz, olan oldu geçmiş olsun diyelim. 

Anlayamadığım husus memleketimizdeki adalet anlayışı; 

Hakimin karışışında üstünü basını  düzelten adama iyi hâl indirimi yapılırken , yaptığı psikopatlıktan ötürü  neyin ödülü veriliyor? Yoksa ; " adamı delirtmeseydi bu hallere giriftar olmazdı " empatisi mi yapılmış bu kararda ?  Onu anlayamadım. Bu karar memleketimizdeki adaleti sorgular nitelikte değil mi ? Kadın olarak bu adalet sisteminde  güvenliğimizi sorgulamamız gerektiğini bir kez daha düşündüm. 

Kadın için adalet bunun neresinde? Canından olduğu yetmiyor, haksız bir sistemin de kurbanı oluyor.