Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu bir uluslararası insan hakları sözleşmesidir.

Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi tarafından desteklenen sözleşme, kadına yönelik şiddeti toplumsal cinsiyet temelinde ele alır ve bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık türü olarak belirler.

İstanbul Sözleşmesi’nin 5 temel ilkesi:

1-)Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi

2-)Şiddet mağdurlarının korunması

3-)Suçların kovuşturulması

4-)Suçluların cezalandırılması

5-)Kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir.

Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir. Tarafların sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu GREVIO tarafından izlenmektedir

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN AMACI VE ÖNEMİ

İstanbul Sözleşmesinin temelde amacı, kadına yönelik şiddeti önlemek, aile içi şiddette karşı çıkmak, tecavüz, zorla evlilik, flört şiddeti, toplu cinsel saldırı gibi konurlarla mücadele etmek ve bunları önlemektir. Bunlarla birlikte sözleşmede bulunan Madde 2'de belirtildiği üzere hane halkının tüm üyelerini kapsamaktadır. Buna göre Sözleşme sadece kadınlara yönelik değil çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarının önlenmesini de amaçlamaktadır. 26. Madde bu kapsamda belirlenmiştir ve maddeye göre taraf devletler şiddet mağduru olan çocukların haklarını korumalı ve yaşanan menfi duruma karşı yasal düzenlemeler ile psiko-sosyal danışmanlık hizmetleri sağlamalı, önleyici ve koruyucu tedbirler almalıdır. 37. Madde ise çocuk yaşta evliliği ve zorla evlendirilmelerin suç sayılması için yasal dayanaklar oluşturulması yükümlülüğünü belirtmektedir.

 

Türkiye, Cumhurbaşkanı Kararının 20 Mart 2021'de Resmi Gazetede yayımlanmasıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi.

Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini 19 Temmuz 2022'de reddetti.

Ülkemizin gündeminden düşmeyen toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı uzun soluklu toplumsal mücadele sürerken, böylesi yol gösterici bir rehber olan İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetten sorumlu tutulması ve yok sayılmasını akılcı bir davranış olarak tanımlamak mümkün değildir.  Temel bir insan hakları sözleşmesi olan, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz biçimde çekilme uluslararası hukuk ilkeleri ve evrensel insan haklarıyla bağdaşmamaktadır. Bu karar  zaten toplumda yaygın olan toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti daha da artıracaktır. Tüm bu nedenlerle çekilme kararından bir an önce geri adım atılması gerekmektedir