İnsanların yaşamda mükemmel performansa ulaşmalarını nasıl sağlarız?

Birkaç haftadır geri bildirim üzerine konuşuyoruz. Geri bildirimin neden işe yaramadığını, araştırmalar eşliğinde irdeliyoruz.

Peki çevremizdeki insanların (çocuğumuz, eşimiz, iş arkadaşlarımız, ekiplerimiz, vs.) gerek özel yaşamda gerek iş yaşamında mükemmel performans sağlamalarına nasıl yardımcı olabiliriz? Eğer bu insanların yaptıkları hatalara ve başarısızlıklarına odaklanıp bunları nasıl düzeltebileceklerine dair ağız dolusu geri bildirim verirsek hiç bir yere varamayacağımız kesin. İnsanların mükemmel performansa ulaşmalarını sağlamak için yeni tekniklere ihtiyacımız var. Şimdi Harvard Business Review’ın Mart-Nisan 2019 sayısında paylaşılmış olan bu tekniklere bakalım:

SONUÇLARA BAKIN: Mükemmellik bir sonuçtur. Bir proje sorunsuz ilerliyorsa veya kızgın bir müşteri, Müşteri Hizmetleri departmanınızca sakinleştirildiyse bu işleri başaran kişiler bir şeyleri doğru yapıyor olmalı, bunları not alın. Ve sonra bu doğru şeyleri yapan takım üyelerine dönün ve deyin ki “İşte bu!. Bunu yaptığınızda karşınızdaki kişi bir süreliğine duracak ve kendi yaptığı doğru şeyi tekrar görselleştirip içselleştirecek. Yani mükemmele giden yoldaki güçlü yanları gözüne iyice görünür hale gelecek. Kuvvetli yanlarının farkına varacak.

Bu noktada Dallas Cowboys takımının efsanevi koçu Tom Landry’den bir örnek paylaşalım. Tom Landry Dallas Cowboys takımının başına geldiğinde takımın performansı yerlerde sürünüyordu. Ligteki diğer zorlanan takımların koçları, takımlarının başarısız olduğu noktaların analizini yapıp bunları nasıl düzeltmeleri gerektiğine dair oyuncularına bilumum geri bildirimler verirken Tom Landry tam tersini yaptı. Landry, takımındaki her oyuncunun o ana kadar oynanan tüm maçlarda doğal bir şekilde iyi yaptıkları hareketleri gösteren video kayıtları oluşturdu ve takıma bunları tekrar tekrar izletti. Landry, oyuncuların birçok yanlış yaptığını ve yapabileceğini, ancak her oyuncunun belli birkaç alanda çok iyi olduğunu fark etti. Ve birçok yanlış yerine birkaç “mükemmel”e odaklandı. Yanlışların nereden geleceğini kestiremezken mükemmelin hangi oyuncuda, nasıl gelebileceğini, oyuncularla ilgili hazırladığı video kayıtlarından tespit etti. Ve her bir oyuncuyu kendi iyi olduğu o birkaç mükemmel alana odakladı.

Bu yöntemle öncelikle oyuncuların kendilerini iyi hissetmelerini sağladı. Çünkü övgünün insan psikolojisi üzerindeki gücünün farkındaydı. Ancak Landry’nin gerçek amacı oyuncuların kendilerini iyi hissetmeleri değildi. Landry’nin iç sesi ona şunu söylüyordu: Eğer her oyuncu kendisinin mükemmel yaptığı o hareketi tekrar tekrar, yavaş çekimde, dikkatlice izlerse, kendi mükemmelinin tanımını yapabilecek ve farkına varabilecek. Böylelikle her oyuncu, kendince tanımını yapabildiği ve fark ettiği mükemmeli her maçta tekrarlayabilmek için bir vizyon edinmiş olacak.

Siz de etrafınızdaki insanların mükemmel bir performansa ulaşmalarını istiyorsanız onlara Landry gibi yardım edebilirsiniz. Çocuğunuz veya ekip üyeniz iyi birşey yaptığında ve bunu en az çaba ile, doğal akışında yaptığında bir dakikalığına her şeyi durdurun ve bu başarının, yaptığı şeyin “mükemmelliğinin” altını çizin. Bireye yaptığı şeyin ne kadar mükemmel olduğunun altını çizmek ve  “işte bu”  diyerek onda farkındalık yaratmak, kişinin bu performansı ileride tekrarlamasının ve yaşamının bir parçası haline getirmesinin yolunu açacaktır.

Şimdi Landry’nin takımıyla yaptığını gündelik yaşamımıza nasıl uyarlayabiliriz, buna bakalım. Zira gündelik yaşamda etrafımızdakileri kameraya alıp bunları sonradan izleme ve izletme şansımız yok. Bunun yerine siz kişilerin vardıkları “mükemmel” sonuçlara bu kişileri götüren hareketlerini hafızanıza kaydedin ve kişi bunu her yaptığında aynı pozitif reaksiyonu verin. “İşte bu!”. Burada kilit nokta, kişiye ne kadar mükemmel performe ettiğini söylemek değil. Zira bu sizin pencerenizden yapılmış bir mükemmellik tanımı olur ki subjektif bir yorum olacaktır. Bunun yerine yapmanız gereken, onun mülemmellik anına şahitlik ettiğinizde siz nasıl hissettiniz, o mükemmellik anı sizde nasıl bir etki bıraktı, bunu paylaşmanız. Bu paylaşım, bireyin gözünde sizi daha inanılır ve güvenilir kılacaktır. Şöyle ifadeler kullanın:

“Orada yaptığın .......... (yaptığı hareketi paylaşın) beni çok mutlu hissettirdi.”

veya

“Orada yaptığın ......... (yaptığı hareketi paylaşın) bende .......... (sizde bıraktığı pozitif etkiyi paylaşın) etkiyi bıraktı.”

veya sadece şöyle deyin:

“Yaptığın şeyin farkına vardın mı????”

Bunlar sizin kişiye verdiğiniz geri bildirim değil, sizin kişinin yaptığı pozitif bir hareket sonucunda verdiğiniz pozitif bir reaksiyon. Bu reaksiyonda yargı yok, notlama yok, tanımlamalar yok. Sadece sizin hissettikleriniz var. Ve tam da bu sebepten, yani yargılamadığı için, reaksiyonunuz karşı tarafta alçak gönüllü ve pozitif bir etki bırakacaktır. Kişiyle aranızda güven ortamı oluşturacaktır.

Bir sonraki yazımızda, etrafımızdakilerin kendi mükemmel performanslarını yakalamaları konusunda onlara nasıl yardım edebileceğimiz konusunda birkaç teknik daha öğreneceğiz.

“Karşınızdakine ne olduğunu gösterin. Bakın o zaman nasıl daha da mükemmelleşecek.” Anonim

Sağlıcakla,