Hele de aileler.
Çoğu zaman aile olmakla birini malımsamak arasındaki farkı fark edemiyoruz ve sevdiğimiz insanların canını acıtıyor, onları kendimizden soğutuyoruz.
Etrafımda birbiriyle küs o kadar çok aile bireyi var ki. Bu durumun tek sebebi ise insanların birbirlerinin sınırlarına saygı göstermemesi, birbirinin hayatına gereğinden fazla müdahale etmesi.
Birbiriyle iş yapan aile bireylerinin para yüzünden küsmesini az da olsa anlıyorum. Para öyle birşey ki ihtiyacı olan-olmayan herkes istiyor, kimsenin gözü doymuyor.
Ancak ortada fol yok yumurta yokken küsmeyi anlamıyorum. Genelde büyük ailelerde yaşanan bir durum bu. Yıllarca iç içe yaşayan insanlar orta yaş ve yaşlılık dönemlerinde birbirlerine tahammül edemez hale geliyorlar. Herkes bu durumu yaşlılığın getirdiği inatçılık olarak algılıyor, ancak ben buna katılmıyorum, katılamıyorum.
Aile bireyleri zor dönemlerde birbirlerine yardım ederler. Bu özellikle bizim kültürümüzün en güzel yönlerinden biri. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki (ki bu çok sıkça rastlanan bir durum) ailede bazı bireyler kendilerini tamamen zordakilere yardım etmeye ve bunları ayakta tutmaya adıyorlar. Başlangıçta bu destek her ne kadar takdire şayan gibi görünse de aslında oldukça önemli bir psikolojik dengesizliğin başlangıcı. Aile bireyleri birbirlerini sevdikleri için bir arada olmaktan çok ihtiyaçtan bir arada olmaya başlıyorlar ve bu durum ileride mutlaka ama mutlaka patlak veriyor. Birbirinden hoşlanmayan hatta birbirinden bıkmış bir aile tablosuyla baş başa kalıyorsunuz belli bir zaman sonra. Ve ardından başlıyor dargınlıklar ve kızgınlıklar. Hatta bazen öyle durumlar oluyor ki bu hayattan birçok insanla küs şekilde göçüp gidenler oluyor.
Değer mi?
Benim hayatımda kavgaya ve küskünlüğe yer yok. Çünkü ben hayatın tadını çıkararak yaşamayı seçtim. Etrafımda sayıca çok arkadaşa ihtiyacım yok, birlikte olmaktan keyif aldığım insanlar bana yeter.
Hayat güzel arkadaşlar, dargınlık, küslük ve kavgayla heba etmeye değer mi?