Hep söylüyoruz, yazıyoruz. Anlayışınızın yasaklar üzerine kurulu olduğunu, ancak her konuda olduğu gibi yasaklar yanlışlarınıza karşı tepki ise yasak.

Yalanınızı söyleyene; Yasak.

Yolsuzluğunuzu söyleyene; Yasak.

İmza koyduğunuz Uluslararası anlaşmayla öncelikle kadın haklarının savunulacağı İstanbul Sözleşmesinin usulsüz iptaline tepki göstermek; Yasak.

İnsanların bozulan ruh sağlığının terapisi için bir araya gelerek yaptığı yoga; Yasak.

Gezide Demokratik tepkisini gösterenler için Camiyi kirlettiler, içki içtiler (Cami Görevlisi böyle bir şey olmadığını söyledi) diyorsun ya... Velev ki kirlettiler… Temizlenir biter. Ya dilin kirliliği, iç kirlilik??? Bunlar kirli... Görünmeyen, ancak dışa vurumla, artık bıktırdığın kirliliği ne yapacağız?

Devlet bütçesinin iflas ettiğini söylemek, açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten, birden çok yerden kıyak maaş alanlardan, asgari ücretin yoksulluk değil, açlık sınırının altında olduğundan, kaynağı bizde stratejik önemi olan, yok pahasına satılan kağıt, şeker fabrikalarından,  tarımsal üretim sahalarının amacı dışı kullanım uygulamalarını ifade etmek yasak demeyeceğim, ama hesaba almamanı anlayamıyorum....

Olanakların el vermediği tatil, seyahat, vitrinleri seyretme, marketlere, pazara gidip ağzının suyunu akıtma gibi özgürlükleri kullanamama hali için tabii Yasak yok.

Yasak olmaması, kullanamadığı özgürlüğün yasak olmadığı anlamına da gelmez. Haa birde şu son günlerde ağzına pekte yakışan söylemeye de, yazmaya da kendime yakıştıramadığım, bana da sana da yasak olmayan, küçükken ağzına acı biber sürerim demedikleri için ancak sen söylüyorsun diye yazımda yer verdiğim, Milletine uygun bulduğun sıfat..

Bunun için bir beyit paylaşayım;

Girdim ilim meclisine

Eyledim kıldım talep

Dediler ilim geride

İlla edep illa edep

Yunus Emre

M.Sait Köse