Zamansız bir değerlendirme diyenleri haksız bulamam. Ama yapacağım bu haksızlığın haklı nedenleri de var. Bu nedenlere dayanarak düşüncemizi ifade etmeye çalışalım.
Altılı masa yüzlerce sayfa metin hazırladı. Anayasa taslağı hazırladı, liderler 12 toplantı yaptı ve bu 12 toplantının hazırlık görüşmelerini de katarsak her bir parti lideri diğer parti liderleri ile onlarca kez görüştü. Ve her parti lideri biliyordu ki, Kemal Kılıçdaroğlu adaylığını masaya getirecekti, ayrıca bütün parti liderleri biliyordu ki Sayın meral Akşener kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmıyordu. Sıcak bakma- bakmama tutumu, içinde iki tutumu da barındırır.
 Meral Akşener Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bazı nedenlerle istemese de onaylayabilir, ya da onaylamayabilir idi. Masada bu hangi sonuca yol açacağı belli olmayan bir ikilemli durum ortadan kaldırılamaz mı idi. Bu iki seçenek ortada durukken fiili hali, bu iki seçeneğin geçerli olduğu durumda bırakmanın nedeni ne olabilir?
Şöyle şeytani bir neden ortaya atılabilir. Meral Akşener’in, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ya da öteki liderlerden birinin ya da birden fazlasının ittifakın bozulmasından çıkarı olduğu için bu ikilemli durumun devam etmesine göz yumulmuş olabilir. Bu çıkar Meral Akşener’in masadan ayrılması ve sonra yeni tavizler alarak geri dönmesi gibi senaryolar da akla gelebilir. Bu senaryolara yenileri de eklenebilir.
Ama biz sorunun çok daha basit nedenlerden çıktığını düşünüyoruz. Sorun bilinmesine karşın ne Kemal Kılıçdaroğlu ne Meral Akşener ne de öteki parti liderleri basiret gösterip de sorunu ortaya çıkmadan ve bir krize yol açmazdan önce çözmek için bir çabaya girişmemişlerdir. Elbette bu görev öncelikle Akşener ve Kılıçdaroğlu’na düşerdi. Ama öteki liderler de bu sorun karşısında sorumsuz olamazlar.
Hiçbirinden bu sorunu krizden önce çözme iradesi almamasının nedeni ne olabilir. Çıkar hesapları konu dışına atıldığında ya duyarsızlık ya da irade eksikliği olabilir. Burada irade cesareti de içerir. Bu ölçüde bir duyarsızlığı Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmeye talip her durumda seçilmiş altı önemli insana nasıl yakıştırabiliriz. Ama o zaman da geriye bir tek seçenek kalır, bu konuyu konuşmaktan kaçınmak, bu konuyu konuşmaya cesaret etmeyerek hep ertelemek. Bunun adı irade zafiyetidir, irade, doğru düşünce eşliğindeki cesaretten oluşur, ya da cesarete eşlik eden doğru düşünceden.
Kılıçdaroğlu, ya da Meral Akşener doğru düşünmüş neye tarar, bu düşüncelerini muhatabına söyleme cesaretini göstermedikten sonra, (krizden önce olduğu gibi.) Cesaret etmişler neye yarar doğru düşünceyi söylemedikten sonra. ( krizden sonra yaptıkları gibi.)
Elbette yanlış düşünceye eşlik eden cesaretle işimiz yoktur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan gibi otoriter liderlerin temel eylem biçimi olan bu çelişkili, birbirini yok eden iki ögeyi, cesaret ve yanlış düşünce birlikteliğini uygulamak ne Kemal Kılıçtaroğlu’na ne de meral Akşener’e yakıştırmaya çalıştığımız tutumlar değildir.
Yanlış anlaşılmayı önlemek için söylemeliyim ki, Kılıçtaroğlu’nun pek çok erdemli davranışı vardır, bunları saymaya gerek de yoktur. Ama bizim görevimiz eksik olanı yazarak tamamlanmasına katkı yapmaktır.
Bu yazı, bu düşünce ertelense idi işlevsiz olurdu. Ertelenmediği için bozguncu olduğu sanılmasın.