CHP’nin bugün uygulamaya çalıştığı politikalar bütünü Hümanizma ilkesi altına düşer. (ALTINA DÜŞER YERİNE DAHA NET BİR AÇIKLAMA?) Henüz adı konmamış bir politika uygulamaya çalışılmaktadır. Bu politika, günümüzün ihtiyacı olması yanında günümüzde uygulanabilir bir politik kavram olabilir.
1- Aktüel ve Sosyal Demokrasi yeni bir Rönesans yaşamalıdır, yenilenmenin koşulları olgunlaşmıştır. Bu tür bir olgunlaşma, güncel demokrasilerin derin bunalımlarında görülmektedir. Bunalımın kendi içinde hem maddi hem toplumsal hem de tinsel gereç vardır ve hatta hazırdır, hazır olmayan ise bu gereci politik güce dönüştürecek araç olarak siyasal parti yapılarıdır (Bu tezin açılımı geniş bir çalışma gerektirecektir ve istendiğinde yapılacaktır).
2- Bu partilerin hatta öteki klasik partilerin her türü, dünya çapında veriliyi?????, (BURADA NE DENMEK İSTENDİ?) hümanizma merkezinde aşacak bir politik tinden (teori-pratik ve siyaset ahlakı açısından) uzaktadırlar, hatta böyle bir arayışın içinde görünenler bile kendi yarattıkları düşünsel toz–talazın içinde kendi kendilerini kaybetmişlerdir. MARJİNAL SOL PARTİLER ise ‘ayrıma’ dayanmaktadır, marjinal oluşları kadrolarının sayısal bir sınırı aşamamalarından değil politikalarının ‘bir’ alana yönelik olup, bütün alanı ve bütün olanı kucaklayabilmekten uzak oluşundandır. Yeşiller, Komünist Partiler vb.
3- Sovyetlerin yıkılmasından sonra, doğrudan ideolojiler (sınıfsal, dinsel ve etnik) dışında kalan alanların (NE TÜR ALANLAR?) öznelerinin “ölü duruşları”, çelişkilerin az ya da yüzeyselliğinden, dolaylı, karmaşık, çeşitli, tinsel biçimler altında görünüşünden bu nedenle zor anlaşılır oluşundan da kaynaklanmaktadır. Dünyanın kirlenmesinden etkilenmemizin derece-derece oluşu gibi ona karşı tepkilerin oluşu da derece-derece ve ileri geri dalgalar halinde yükselmektedir. Bir başka anlatımla toplumsal değişimlerin oluşu ile oluşa karşı biçimlenecek muhalefetler arasında uzanan bir zaman aralığı vardır, zaman aralığı oluşun tamamlanması ile daha görünür bir şekle bürünür. Neoliberal politikalar için bu yasalılığın (karşıtını yaratma yasalılığı), görünüşü olgunlaşmıştır. Ancak bu karşıt bilincin duyumsama, algı, sezgi biçiminden öz bilinç biçimine evirilişi politik özne gerektir. Bilinç dönüşümünü, bilincin istenç haline yükselişini ancak siyasal partiler yapabilir, bilincin ve istencin odaklaşamama ile etkisizliğini, aktif bir istence dönüştürme ancak onlar yoluyla olanaklıdır.
Ön kabul; klasik ideolojiler çağı geride kalmış görünüyor, ayrımlar yeniden tanımlanmalı, tanımlamalar yeniden ayrımlanmalıdılar. Bu insanlık için daha ileri atılımların uygun zemini olarak görülmeli ve anlaşılmaya çalışılmalıdır.
4-Sınıf, cinsiyet, etnik, dinsel vb. ayrımlar yerine, her insanda bulunan ‘öze’ yönelen bir düşünsel temel olan HÜMANİZMA üzerinde çalışılmalıdır. İnsanın sonsal amacı özgürlüktür, hümanist politikaların çekirdeği ÖZGÜRLÜK kavramına oturtulmalıdır. Politikalar sınıf zeminine göre değil, hümanizma-hümanizma ‘karşıtlığı’ üzerine kurulmalıdır. Hümanizmanın ne olduğu, içine her şeyin doldurulacağı bir torba olmadığı ve sınırlarının belirsiz hale getirilmesi, ortadan kaldırılabilir bir eksikliktir.
5-En genel anlamda insanlığın her türlü bölünmesinin mümkün olduğunca öne çıkarılmaması gerekir. Kuşkusuz her bütün bölümlerden, ayrımlardan oluşur ama ayrımlar bütün yoluyla vardırlar, yoksa tek tek ayrım olarak, kendileri değildirler. Bütünden ayrılmış her öğe kendi niteliğini kaybeder, her ayrımın niteliği birlik içinde kazandığı niteliktir, birlikten kopma, onun ‘o’ olarak sonu olur. Özellikle son yıllarda anlam arayışları toplumları öz nitelik arayışına yöneltmiş,bu arayış yanlış yönlenimle birliği yadsıyıcı ayrımı mutlaklaştırıcı bir biçime dönüşmüştür. Öz, nitelik arayışını ayrımda bulma umudu özellikle Emperyal güçler tarafından, çıkar politikalarının bir aracı ve gereci olarak kışkırtılmıştır (etnik, dinsel, yerel her türlü ayrıma dayanan kültür öğeleri).
7-Bunun ötesinde hümanizmanın büyük düşünürleri olarak Sokrates, Aristo, Platon, Descartes, Spinoza, Kant ve Hegel yenilenmenin hamuruna karılmalıdırlar.
8-Yenilenmedeki güçlük, insanlığın büyük öğretmenleri ile canlı ilişkilerimizin kesik oluşundan kaynaklanmaktadır. İnsan, özgürlüğü maddi imkânlarının sınırsızlığı ile ele geçirememekte; yalnızca aklının, bilinç biçiminin derinliği ve gerçekliği ile ona ulaşılabilmektedir. Yenileşmeleri, yaratıcı dönemeçleri ancak büyük düşüncelerle dönebiliriz.
Büyük düşünceler özgür kafalar tarafından üretilirler ve özgürlük için daha çok özgürleştiriciye yani daha çok yeni fikirlere ihtiyaç vardır. Bu yeni fikirlerin kaynağı, yaşamış büyük filozofların esinlendirici etkisinin üretimi olacaktır. Kuşkusuz onların söylediklerini tekrarlayarak değil, ama onların söyledikleriyle kalarak, düşüncelerinin sonsuz doğurganlığının içinde demlenerek, yatı-kalarak, (YATIKALARAK NE DEMEK?)hem dem olarak, kendi yeniliklerimizi yaratabiliriz.
Coşkun Özdemir.