Düşün
Dört Kapı
Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmak.
Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu gösterir.
Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acılardan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar.
Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur.
Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur.
İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hatta belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir.
Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki, onlara alışmak mümkün değildir. “Zaman tüm yaraları iyileştirir” sözü yanlıştır.
Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır.
Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar.
Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan sakınmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir.
Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez.
Ya da en azından bize öyle söylenir.
Rüzgârın Adı – Patrick Rothfuss
/////
H
Bir Veda Havası
Vakit tamam! .. seni terk ediyorum.
O bütün alışkanlıklardan
Ve bütün sıradanlıklardan öteye,
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doyamadım inan,
Kanamadım sevgiye...
Korkulu geceleri sayar gibi,
Deprem gecesinde bir yıldız,
Birdenbire kayar gibi;
Ellerim kurtulacak ellerinden,
Bir kuru dal, ağacından
Çatırdayıp kopar gibi...
Aşksa bitti...
Gülse, hiç dermedik.
Bul kendini kuytularda, hadi dal!
Seninle bir bütün olabilirdik...
Hoşça kal gözümün nuru,
Hoşça kal...
Vakit tamam! .. seni terk ediyorum.
Bu, kırık ve incecik
Bir veda havasıdır.
Tutuşan ellerimden
Parmak uçlarına değen sıcaklık,
İncinen bir hayatın yarasıdır...
Kalacak tüm izlerin hayatımda.
Gözümden bir damla yaş,
Sızlayıp resmine aktığında;
Bir yer bulabilsem keşke
Bir yer, seni hatırlatmayan;
Kan tarlası gelincik şafağında...
Ölümse, korktun.
Savaşsa, hep kaçtın...
Vur kendini kuşkularda, hadi al!
Sen bir suydun oysa,
Sen bir ilaçtın...
Hoşça kal canımın içi,
Hoşça kal...
Yusuf Hayaloğlu
////
Gülümse
Yeni Ayakkabılar
Bir gün Temel bir ayakkabıcıya gider ve istediği ayakkabıyı alır. Parasını verir, tam giderken ayakkabıcı Temel'e derki:
- Ayakkabı yeni olduğu için ilk hafta sıkabilir, der. Temel de der ki;
- Ben de bir hafta giymem
////
Kulağına küpe olsun
Akıllı insanın üç askeri vardır: Sabır, utanmak ve kanaat.
Hacı Bektaş Veli