1972 yılında, Milli Eğitim Dergisi Yayımlarında “ATATÜRK VE EĞİTİM” adında bir kitap basmıştı. Atatürk’ün eğitime ne kadar önem verdiğini gösterdiğini Millî Eğitim Bakanlığı bu kitapla çok güzel açıklıyor.

Siz değerli okuyucularıma Cumhuriyetin 100. Yılı dolayısıyla bu kitaptan bazı pasajlar aktarmak istedim. Eğitimin çok, çok önemli olduğunu göreceksiniz.

***

Bugün meslek okullarının orta bölümünün yokluğu, meslek liselerinin birinci sınıf müfredat programının kısırlığı, mesleklerin öğrenilmesini zora sokmuştur. Atatürk’ün meslek okullarına verdiği şu sözlerine bir göz atalım: (Bazı eski kelimeleri, bugün kullandığımız dile çevirerek veriyorum.)

“Milli Eğitim programlarımızın, milli eğitim siyasetimizin temel taşı cahillerin yok edilmesidir. Bu yok edilmedikçe yerimizdeyiz. Yerinde duran bir şey ise geriye doğru gidiyor demektir. Bir taraftan genel olan cehaleti yok etmeğe çalışmakla beraber, diğer taraftan sosyal hayatta bizzat etken olan ve verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da orta öğretim uygulamalı bir şekilde olması ile mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkârlarına malik olur. Tabi ki insan zekasının, insan kişiliğinin en yüksek mertebeye getirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye ulaştırmak için yüksek meslek erbabını da yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da aynı öğrenim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz.”

***

Bir ülkenin parçalanmasının bir yıkım olduğuna değinen Atatürk bakınız ne diyor:

“Kesin olarak bilmeliyiz ki, iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır, hastalıklıdır. Çocuklarımıza ve gençlerimize öğrenimin sınırı ne olursa olsun, onlara esaslı olarak şunları öğreteceğiz:

1-Milliyetine,

2-Türk Devletine,

3-Türkiye Büyük Millet Meclisine, düşman olanlarla mücadele gereğini.

Halkı, bu mücadelenin sebepleri ve araçları ile donanmış olmayan ulusların, beka hakları yoktur.

***

Atatürk, 01 Mart 1922 TBMM birinci dönem üçüncü yılını açarken, milli eğitimle ilgili şöyle diyordu:

“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitim sınırı ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel Türkiye’nin İstiklaline, kendi benliğine, milli geleneğine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. Uluslar arası duruma göre, böyle bir belirtinin meydana çıktığı manevi yardımlarla donanmamış kişiler ve bu alandaki kişilerden oluşan toplumların hayat ve bağımsızlık hakları yoktur.

***

27 Ekim 1923 Kendisini ziyarete gelen öğretmenlere şöyle diyordu Atatürk:

“Görülüyor ki, en önemli ve kültürel ilerleme vazifelerimiz milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde muhakkak muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin istikbali ancak bu suretle olur. Bu zaferin temini için hepimizin canla-başla ve tek fikir olarak esaslı bir program üzerinde çalışması lazımdır. Bence bu programın esaslı noktaları ikidir:

1-Sosyal hayatımızın ihtiyaca cevap vermesi,

2-Asra uygun olması.”

***

İşte eğitimin önemi.

Orhan YALKIN