Ahlâk, insanın kendisi dâhil, insanlarla ilişkilerin de nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini gösteren değer yargıları bütünüdür. Ahlâk, bir toplumda genel olarak uyulması beklenilen kurallar ve yapılması gereken görevlerin tümüdür.

Buna göre en yaygın ortak ahlaki kurallar; aileye destek çıkmak, dahil olunan gruba yardım etmek, iyiliklere karşılık vermek, ahlak dışılığa karşı mücadelede cesur olmak, kaynakları adil dağıtmak ve başkalarının mahremiyetine saygı göstermektir.Yöneten ve yönetilenler olarak bu kurallara uygun mu davranıyoruz?

Ödev ve sorumluluk ahlakı, insanların sadece kendi mutluluklarının peşinde koşmalarının ahlaki bir davranış olamayacağını, toplumdaki sorunlara karşı da ilgili ve duyarlı olmaları gerektiğini savunmaktır.Yaşadığımız süreçte buna da olumlu yanıt veremeyiz...

Antik Çağ’dan Aristo’nun sözleri ile; “Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur." Ahlak; hukuk, din ve felsefe yanı sıra siyaset ile de yakından ilişkilidir.Siyaset bilimi insan topluluğunun yönetimine ilişkin ilke ve kuralları araştırmaktadır. Devlet yönetiminde şüphesiz uyulması gereken bazı yasal ve ahlaki kurallar vardır.

Siyasette ya da devlet yönetiminde olması gereken ya da uyulması beklenilen değer yargıları ve normlar, siyasal ahlakı aynı zamanda Devlet Ahlakını ifade eder. Siyasal ahlak, siyasal karar alma sürecinde geçerli olması beklenilen değer yargılarının, örf ve adetlerin, normların ve kuralların oluşturduğu sistem bütünüdür. Siyasal karar alma sürecinde iktidar partisi (hükümet) ve bürokrasi kamusal mal ve hizmetleri arz etmekte ve bunların fiyatlarını belirlerken, toplumun tümü kamusal mal ve hizmetlere talepte bulunanlardır.

İşte fiyatların belirlenmesinde iktidarın tek taraflı karar alma süreçleri toplumda hoşnutsuzluklara neden olduğu gibi kaos ortamına da davetiye çıkartabilmektedir. Tarafların değer yargıları esasen siyasal ahlakı ortaya çıkartırken,ahlaki bir düzen içinde yaşanması için yapmaları gereken şey evrensel ahlak kuralları üzerinde de düşünmek, uzlaşmak ve anlaşmaktır.

Burada yaklaşım; Çoban ve sürü anlayışında olmamaktır.Gereksinim duyulan Ahlaki yeniden yapılanma için yapılması gereken ilk iş, insanların “doğru” ve “adil” olan ve herkesin çıkarına hizmet edecek ahlak kuralları üzerinde anlaşmasıdır. İnsanoğlunun kendi çıkarına yönelik tercihlerde, davranış ve eylemlerde bulunması doğası gereği iken Devleti yönetenlerin kendi çıkarı söz konusu edilemez. İnsanın doğası, onun her zaman “ahlaki” davranmasını engeller. Ahlak konusunda toplumda oluşmuş bir kültür mevcut değilse ve aynı zamanda hukuk kuralları çiğneniyorsa , o zaman ahlaka uygun olmayan davranış ve eylemleri seçebilir. Ahlaki düzeni tesis etmek için asla unutulmaması gereken iki şart bulunmaktadır: Ahlak kültürü, insanın doğuştan sahip olduğu ya da sonradan kazandığı bir takım davranış şekilleri, huylar, tavırlardır.

Ahlak kültürü, oluşturulmaz, zaman içinde kendiliğinden oluşur. Ahlak kültürü için toplumda yazılı kurallarının bulunması da zorunlu değildir. Ahlak kuralları ise insanoğlunun bilinçli çabaları sonucu oluşturduğu kuralları ifade eder. İşte “ahlaki düzen” için bu iki şart birlikte gereklidir.

Ahlak kültürü ve ahlak kuralları insanların ahlaka uygun olmayan davranışlarını sınırlandırır. Sonuç olarak, Ahlaki Yeniden Yapılanma ve Toplam Ahlak için yapılması gereken ahlakın önemini kavramaktır, Aklın başlıca görevi “iyi” ve “kötü”yü; “doğru” ve “yanlış”ı ayırt etmektir. Ahlaki düzen'i oluşturmak için Akıl ve vicdan sahibi olmak gereklidir..