Düşün
“Bizim Aile filminin çekimlerinde idik. Halit Akçatepe ile Münir Özkul aralarında konuşup gülüşüyorlardı. Tarık Akan da oturmuş bir köşeye dalıp dalıp gidiyordu. Yanına gittim, çok samimi değildik. Çorba içme saatiydi, çorba içtik ve ” Hayırdır ” dedim, zor da olsa anlatmaya başladı;
Tarık Akan: “Mühendislik fakültesindeyken, okula yakın bir yerde bir matbaacı arkadaşım vardı. Cebinden kitaplar basar, insanlar okusun diye uğraşırdı. Bugün gelirken ona rastladım. İşleri bozulmuş, kapatmak zorunda kalacakmış dükkanı’ dedi.. Çekimler iyi gidiyordu. Münir’in yanına gittim, durumu anlattım.
Adile Naşit anlatmaya devam ediyor…
“Çekimler iyi gidiyordu. Münir’in yanına gittim, durumu anlattım. Yevmiye usulü çalışıyorduk, ne yapacağımızı da çok bilmediğimiz için bekledik. Belki elimizden bir şey gelirdi. Münir bunu epey dert edindi. Hani o can alıcı sahne var ya; Münir’in o güzel tiradı. Saim Bey’ in kapısından içeri girer, “sen değil, ben büyüğüm ben” diye noktalar. İşte o sahnede, herkesin eli ayağı buz kesti. Yarım saat bir sessizlik oldu.”
“Gün bitti, yevmiyeler dağıtıldı. O gün ne olduysa hepimiz 3’er yevmiye aldık. Münir 10 yevmiye almıştı. Herkes aldıklarını bir araya getirdi topladık ve Tarık Akan’a uzattık. Kabul etmedi, zorla kabul ettirdik. Beraber gidip matbaadaki işler düzelene kadar, her gün biraz daha destek olduk.
Bugün, Tarık’ın vesilesi ile o matbaa halen çalışıyor ve geçtiğimiz gün 20 bin adet kitap basıp tüm ülkedeki okul kütüphanelerine yolladı.” (Adile Naşit’in 21.06.1985 tarihli anısı…)
İşte böyle ustalar, üstadlar kolay yetişmiyor. Kazandığı parayı son kuruşuna kadar ihtiyaç sahibine verecek kadar iyi yürekli bir insandı.
Hababam sınıfının sert ama öğrencilerini de her şeyden çok seven “Kel Mahmut”uydu.
Yaklaşık 10 dizi, 20 tiyatro oyunu ve 220 filmde rol aldı.
Uzun süredir demans hastalığıyla yaşayan Yeşilçam’ın usta oyuncusu Münir Özkul Bugün 93 yaşında bizlere veda etti.
Ruhun şad, mekanın cennet olsun
(Alıntı)
////
H
Sen Söylemeden de Biliyorum
Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende.
Aziz Nesin
////
Gülümse
Mavi Pijama
Adam işten çıkmadan önce karısını evden arar;
– Tatlım, patron bir kaç arkadaşıyla beraber komşu şehirdeki büyük gölde balık avlamaya gidecek, benim de gelmemi istiyor. Bu hafta sonunu orada geçireceğiz. Bu benim terfi almam için iyi bir fırsat. Benim için yeteri kadar giysi ve olta takım çantamı hazırlar mısın? Direk ofisten çıkacağız ve geçerken evden çantaları alırım. Haaa, yeni ipek mavi pijamamı da koymayı unutma.
Karısı biraz işkillenir fakat kocasının istediklerini yapar. Hafta başında adam eve gelir, biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir. Karısı onu karşılar ve çok balık tutup tutmadığını sorar.
Adam: “Ha, evet epey balık tuttuk. . Fakat sana söylediğim pijamayı çantaya koymamışsın.”
Karısı: “Oltanın bulunduğu takım çantasına koymuştum”.
////
Kulağına küpe olsun
Gözyaşlarınız belki bir gece akar, ama sabah sevinç doğar.
Carl Gustav Jung