Küçüklere konuşmaya başladığı anda başlarlar; Büyüyünce ne olacaksın?

Çocuk aklının hangi etkinin altında kaldığı sorgulanmadan yanıt alınır. Doktor, Öğretmen,  Polis, Asker, Hemşire.. .Çok fazla seçenek görülmemektedir.

Sonra eğitim, öğretim yarışı başlar. İşte tam da burada adaletsizlik, eşitsizlik boy gösterir. Öğrenci sayısı, okulun fiziki koşulları, laboratuvarı, spor alanları, müzik odaları, ders materyalleri herkese adil dağılmamıştır. Milli olması gereken "Yarının Büyükleri" nin yetiştirilme koşullarının ne Milli, ne de uluslararası standartlarla yetiştirilmediği, bunlara çağ dışı kafaların yönlendirici olduğu gerçeğini de eklersek geleceği imar edecek nesillerin hali ve dolayısı ile Ülkenin hali ortaya çıkar.

Birlikte yaşamak zorunda olan toplumun  bireylerinin birbirini anlamaktan uzak, farklı anlayışlarda olması toplumu ayrıştırmakla kalmaz, çatışma ortamını da hazırlar. Dediği, bilimden nasibini almamış  yöneticinin  anlayışına, iradesine hangi yöne  yönlendirdiğine bağlanan sonuçtan başarı elde edilemez.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ne diyor; " Bilimin söylediği ile benim söylediğim arasında çelişki görürseniz, bilimin söylediğine itibar edin. Bu  lider ki; Dünya'da Çocuklara bayram hediye eden tek lider olarak, yanına Ulusal Egemenlik kavramını da ekleyerek  mesajını bütünlemiş. Oturdukları koltukta, Adları Hans, Yorgi, Aleksandır, Elizabeth, Corc,Suzi, Maria  vb. olanların  emrinde, önünde el pençe durmalarının önüne geçen, kendilerine bu güzel ülkeyi bırakanlara saygı duymayan, saygı duruşuna gitmeyen yöneticilerin ne anlatmak istediği anlaşıldı.

Ancak, bu mektup ve mesaj adresini bulmadı be. Bu toplumda halen  yön verici fikir içeren genel kurallara sahip, çevresindeki olayları gözlemleyebilme ve gözlemlerinden sonuçlar çıkarabilme yeteneği olan ilkeli İnsanların var olduğu unutulmamalıdır.                                                                                                                       Samimiyetten, insanlıktan uzak popülist tavır ve sahtecilikle konvoydan güya bayramını kutladıkları çocukların hayatını hiçe sayarak saygısızca oyuncak atan Belediye başkanı, Malum şahısların cenaze törenlerinde, pandemi  için  koydukları kuralları çiğneyip, doluştukları yerlerde lebaleb olmalarını da borçlu  oldukları bu ülkeyi sağlayanlara olan saygı zaafiyeti gösterenler,  vicdanı olanlardan zamanı geldiğinde yanıtını alacaktır, hiç şüpheniz olmasın.

Bakmayın siz 20 yılda Millicilik söylemleri ile Milli Eğitim Politikalarını 17 kez , Milli Eğitim Bakanını 7 kez değiştirmelerinde ki marifetlerine.

16.7.1921 Maarif Kongresini açış konuşmasında Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ne diyor; "Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle varlığıyla, haklarıyla, birlik ve bütünlüğüyle, çelişen tüm yabancı öğelerle mücadele zorunluluğu, milli görüşleri derinlemesine bilerek her karşı görüş önünde şiddetle özveriyle savunma zorunluluğu telkin edilmelidir. Yeni kuşakların ruh gücüne bu nitelik ve yeteneklerin aşılanması önemlidir. Hayatlarını sürekli ve müthiş bir mücadele biçiminde belirleyen milletlerin felsefesi, bağımsız olmak ve mutlu kalmak isteyen her millet için bu nitelikleri çok şiddetli olarak gerektirmektedir." 

Gelinen nokta, çağdaşlıktan eser bulunmayan tarikat yurtları, cemaat evlerinde tacizlerin,  tecavüzlerin hesabının sorulmayıp üzerinin örtülmeye çalışılması. Hem de bir kereden bir şey olmaz diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanını gördük. Mızrak çuvala sığmaz.           

İşte tam da burada çocuk yetiştirenlere bir sözüm var; Çocukların ne olacaklarını sorgulamak değil, hepimizin sorumluluğu ADAM olmaları için gayret göstermek.                                             

ADAM KİM Mİ? 

Hani yalakalık ve yandaşlıkta sınırı olmayan, Görevden Azledilen İlçe Milli Eğitim Müdürünün yasakladığı, ancak yanlıştan dönülen NUTUK'un YAZARI VAR YA İŞTE...