1 Şubat tarihinde, “Eğitimde Kaybedilen Kuşak; 2007’liler” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bu yazımda; zorunlu ilköğretim kapsamında olan 60-66 aylık çocukların veli görüşü, 66-72 aylık çocukların ise sağlık raporu alınarak, 2012-2013 öğretim yılında okula gönderilmediğini, okula gönderilmeyen 2007 doğumlu çocuk sayısının 555 bin civarında olduğunu, 473 bin civarındaki 2007 doğumlu çocuğun da, 2006 doğumlu çocuklarla birlikte eğitim-öğretime başladığını, 1.sınıf müfredatının yenilenmesine rağmen, 1.sınıf öğretmenlerinin birçoğununbu müfredatı uygulamayarak, eski müfredatta olduğu gibi, 1.dönem sonunda alfabenin bütün harflerini verdiğini yazmıştım.

 

Bu yazımı, 2007 doğumlu çocukların geleceğinden endişe ettiğim için, BİMER’in görüş ve öneriler bölümüne de yazdım. BİMER kuruluş mevzuatı gereği, kendisine gelen başvuruları ilgili kamu kurumuna aktarıyor. Benim yazımı da, MEB aracılığıyla, MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğüne göndermiş. TEGM, yazımı inceleyerek, 8 Şubat 2013 tarihi itibariyle cevap gönderdi.

 

Bana gelen iletiyi sizlerle paylaşmak ve değerlendirmek istiyorum. İleti şöyle; “Sayın Abdullah Damar;Bakanlığımıza gönderdiğiniz iletiniz incelenmiştir. Bu öğretim yılında ilk defa uygulanan 60 – 66 aylık çocukların eğitimlerine ilişkin izleme ve değerlendirme çalışmaları Bakanlığımız tarafından sürdürülmektedir. Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz. Bilgilerinizi rica ederim.”

 

Öncelikle, BİMER’in ve MEB’in, yazıma 1 hafta gibi kısa bir sürede cevap vermesini; kamuda yazışmaların hızlanması, müracaatlara çok kısa sürelerde cevap verilmesi ve yıllardır yakınılan “bürokratik işlemlerin” hızlanması anlamında çok olumlu bulduğumu ifade etmeliyim.

 

Yine, 9 Şubat 2013 tarihinde, MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, AA muhabirine yaptığı açıklamada,Bu yıl birinci sınıfa başlayan 66 aylık çocuklarla ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığına vurgu yapan Kocabıyık, ''Hiç sorun yaşamadık. Çok güzel uyum sağladılar'' dedi. 66 aylık çocukların okula daha rahat uyum sağlamaları için 12 haftalık bir uyum ve hazırlık materyali hazırladıkları ve tüm öğretmenlere ulaştırdıklarını anlatan Kocabıyık, öğretmenlerin okullar açıldığında birinci sınıflar için bu uyum programını kullandıklarını söyledi. Programın çok faydalı olduğunu düşündüğünü ifade eden Kocabıyık, birinci sınıf öğrencilerinin uyum programından geçtikten sonra normal programa geçtiğini belirtti. Bu kapsamda okullar yarıyıl tatiline girince Temel Eğitim Genel Müdürlüğü İzleme ve Değerlendirme Grup Başkanlığı bünyesinde 14 soruluk dar ölçekli bir araştırma hazırladıklarını kaydeden Kocabıyık, ankette özellikle 66 aylık çocukların okula uyumu ve 12 haftalık uyum materyalinin kullanımı konularına ilişkin soruların yer aldığını belirtti.81 ilde belirlenen okullarda, okul müdürlerine bu ankettin uygulandığını kaydeden Kocabıyık, sözlerini şöyle sürdürdü:  ''Bu bize bir fikir verecek. En azından birinci dönemin nasıl geçtiğine ilişkin bir veri olacak elimizde. Onun da sonuçlarını önümüzdeki haftadan itibaren almaya başlayacağız. Asıl büyük araştırmayı Haziran ayında yapmayı planlıyoruz. Haziran ayından sonra öğretmenlerimize, velilerimize, okul müdürlerimize yönelik çok daha büyük kapsamlı bir araştırma yapacağız. Özellikle '12 yıllık zorunlu eğitimin ilk 4 ve ikinci 4'teki yansımaları nasıl oldu' diye elimizde bir veri olsun istiyoruz.''

 

MEB TEGM tarafından bana verilen cevaptan ve TEGM Sayın Funda Kocabıyık tarafından yapılan basın açıklamasından tatmin olduğumu söyleyemem.

MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü sadece, 60 – 66 aylık çocukların eğitimlerine ilişkin izleme ve değerlendirme çalışmalarının sürdürüldüğünü ifade etmiş; ancak bu çalışmaların neler olduğu, olumsuz sonuçlarla ilgili ne gibi önlemlerin alındığı ve alınacağı konusunda neler yapacağını, açıklamamıştır.

 

2007 doğumlu çocuklar ve önümüzdeki yıllarda okula başlayacak olan 60-66 aylık çocuklarla ilgili kaygılarım halen devam ediyor.

 

Çünkü 2012-2013 öğretim yılının 1.dönemi bitti ve okuma-yazma çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı. Meslek hayatı boyunca 1.sınıfı 6-7 kez okutan bir sınıf öğretmeni olarak ifade etmeliyim ki; 1.sınıf öğrencilerinden, öğretim yılının 1.döneminde okuma-yazma öğrenemeyen öğrencilerden, istisna sayılabilecek orandaki çok az bir kısmı, ileriki yıllarda sınıf arkadaşlarının düzeyini yakalayabiliyor.

 

Bu yıl, bu öğrencilerin yaşadığı sıkıntı ve “sınıfın gerisinde kalma durumu”, kendilerinin zekâ kapasiteleri ya da yetenekleriyle ilgili bir durum olmayıp, tamamen Bakanlık, veli ve 1.sınıfı okutan öğretmenlerin sorumluluğundadır

 

Bu aktörlerin sorumluluğu ne, diye sorulacak olursa;

 

Bakanlık, 60 aylıktan 84 aylığa kadar olan öğrencileri aynı sınıfta, bir arada öğrenim görmeye zorlayıp, yeni müfredatın uygulanıp-uygulanmadığını yeterince ve zamanında denetleyip, önlem almayarak; veli, çocuğunun 1.sınıfın gerektirdiği “okul olgunluğuna” hazır olup-olmadığına bakmaksızın ve kendine tanınan istisnalardan yararlanmayıp, çocuğunu erken yaşta okula göndererek; 1.sınıf öğretmenleri de, Bakanlığın yürürlüğe koyduğu ve 60-72 aylık çocukların seviyesine uygun müfredatı bir kenara bırakıp, 1.dönemde bütün harfleri öğrencilere verip, ilkokuma-yazma çalışmalarını çabucak bitirerek, bu sorumluluğu paylaşmışlardır.

 

2012-2013 öğretim yılının 2.döneminin başladığı bu günlerde, 2007 doğumlu öğrenciler, aynı sınıflarda toplanarak, ilkokuma-yazma çalışmalarının baştan başlatılması şeklinde bir telafi programı uygulanmazsa, bu öğrencilerin elleri, yaşamları boyunca Bakanlık, veli ve bu yıl 1.sınıfı okutan sınıf öğretmenleri üçlüsünün yakasında olacaktır.